Fareler konuşmaya mı başladı? İnsan dil geniyle yapılan deney şaşırttı

Konuşmanın karmaşık yapısını anlamaya çalışan bilim insanları, farelere sözde bir insan “dil geni” yerleştirdi. Genetik müdahale, kemirgenlerin ses çıkarma biçiminde çarpıcı bir etki yarattı ve sesli iletişimin evrimine dair şaşırtıcı bilgiler sundu.

İnsan versiyonu dil geni taşıyan fare yavruları, genetiği değiştirilmemiş farelere kıyasla farklı vokalizasyon (ses çıkarma) kalıpları sergiledi. Annelerini çağırırken çıkardıkları cıvıltılar daha tizdi ve alışılmışın dışında bir ses çeşitliliği barındırıyordu.

Rockefeller Üniversitesi Moleküler Nöro-Onkoloji Laboratuvarı başkanı ve çalışmanın yazarı Dr. Robert B. Darnell, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Tüm fare yavruları annelerine ultrasonik cıvıltılarla seslenir. Dil araştırmacıları bu cıvıltıları dört ‘harf’ olarak kategorize eder: S, D, U ve M. İnsan özgü [dil geni] varyantına sahip farelerin çıkardığı sesleri ‘transliterasyon’ yoluyla incelediğimizde, bunların vahşi tip farelerden farklı olduğunu gördük. Bazı ‘harfler’ değişmişti.”

Fareler büyüdüğünde daha da ilginç değişiklikler gözlemlendi. Yetişkin erkek fareler, eşlerini etkilemeye çalışırken kontrol grubuna kıyasla daha karmaşık ve yüksek frekanslı sesler çıkardı.

“Dişi farelere ‘farklı bir şekilde konuşuyorlardı’. Bu tür vokalizasyon değişikliklerinin evrim üzerinde nasıl derin etkiler yaratabileceğini hayal edebilirsiniz” diye açıkladı Darnell.

iflscience‘ta yer alan habere göre: Tüm bu değişiklikler, Nova1 adı verilen bir genin insan versiyonuna geçişiyle ilişkilendirildi. Bu gen, nöro-onkolojik ventral antijen1 (NOVA1) adlı bir proteini kodluyor. Elbette, karmaşık sesli iletişimin ortaya çıkışı başka genler ve çevresel faktörlerle de bağlantılı, ancak NOVA1’in bu işte önemli bir rol oynadığı açıkça görülüyor.

Bu gen, kuşlardan memelilere kadar birçok hayvan türünde bulunuyor — ancak insanlarda biraz farklı. İnsan versiyonunda, NOVA1 protein zincirinin 197. pozisyonunda izolosinden valine (I197V) tek bir amino asit değişimi gerçekleşiyor.

Araştırmacılar, insan özgü NOVA1 varyantının, beynin gelişimi ya da hareket kontrolüyle ilgili RNA bağlama işlevinde bir fark yaratmadığını ilk etapta ortaya koydu. Yani, orijinal fare versiyonuyla aynı şekilde çalışıyordu. Ancak beklenmedik bir şey keşfettiler: İnsan versiyonu, ses üretimiyle ilgili genlerde RNA bağlanmasını etkiliyordu.

Çalışmanın ilk yazarı ve Darnell’in laboratuvarında doktora sonrası araştırmacı olan Yoko Tajima, şunları söyledi:

“Üstelik bu vokalizasyonla ilgili genlerin birçoğunun NOVA1’in bağlandığı hedefler arasında olduğunu gördük. Bu da NOVA1’in ses üretiminde rol oynadığına işaret ediyor.”

“Bunu görünce ‘Vay canına’ dedik. Beklemediğimiz bir şeydi. Bilimde o gerçekten sürprizli anlardan biriydi,” diye ekledi Darnell.

Çarpıcı olan şu ki: En yakın akrabalarımız olan Neandertaller ve Denisovanlar, bizdeki insan versiyonuna sahip değildi. Onlar, tüm insan olmayan hayvanlarla aynı NOVA1 proteinine sahipti.

Darnell, şöyle konuştu:

“Verilerimiz, modern insanların atalarının Afrika’da bu I197V varyantını geliştirdiğini ve bunun zamanla baskın hale geldiğini gösteriyor. Bu da muhtemelen sesli iletişimle ilgili avantajlar sağladığı için oldu. Ardından bu grup Afrika’dan çıkarak tüm dünyaya yayıldı.”

Peki bu, soyları tükenen insan akrabalarımızın bizim kadar akıcı konuşma yetisine sahip olmadıkları anlamına mı geliyor? Eğer öyleyse, bu fark Homo sapiens’in hayatta kalmasını sağlayan kilit avantajlardan biri olabilir mi? Bu son çalışma bu olasılığı destekliyor gibi görünüyor — ancak her zamanki gibi, hikâyenin tamamı bu kadarla sınırlı değil.

Araştırma, Nature Communications dergisinde yayımlandı.

diyekonustu.com

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.