İçindekiler
diyekonustu.com – Samsun’un Çarşamba ilçesi Eğercili Mahallesi’nde kurulumu süren biyokütle enerji santraliyle ilgili Samsun Valiliği’nce verilen ‘Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’ kararının iptali için açılan dava sürüyor. Mahkeme bölgedeki arazi sahiplerinden Murat Şenel, Recep Yavan, Seyfettin Yavan, Mehmet Değerli’nin açtığı dava ile ilgili bilirkişi heyeti oluşturdu. Bilirkişi heyetinde; Tokat Gaziosmanpaşa (GOP) Üniversitesi (Kimya) Prof. Dr. Öğr. Üyesi Yakup Budak, Tokat Gaziosmanpaşa (GOP) Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yasin Bedrettin Karan (Ziraat Yüksek Mühendisi), Sinop Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa Can Canoğlu (Hidrolog-Çevre Mühendisi), Sinop Üniversitesi Doç. Dr. Emre Elmas (Flora), Samsun Üniversitesi (SAMÜ) Dr. Öğr. Üyesi Hasan Aksu (Meteoroloji Mühendisi) ve Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Doç. Dr. Andaç Akdemir (Çevre Mühendisi) isimleri yer aldı. Söz konusu heyet, 18 Kasım günü tarım arazilerinin ortasına kurulan santralle ilgili inceleme ve keşifte bulunacak.
‘OVANA SAHİP ÇIK’ DİYEREK ÇAĞRI YAPTILAR
Dün gerçekleşecek bilirkişi heyeti incelemesine dikkati çekmek ve Çarşamba Ovası’na sahip çıkmak amacıyla Çarşamba Çevre ve Çiftçiler Eğitim Derneği (ÇARÇED) öncülüğünde Çarşamba Zübeyde Hanım Parkı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi. ÇARÇED üyelerinin ve yöre halkının katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklamasında, ‘Ovaya sahip çık’ mottosuyla tüm Çarşambalılar 18 Kasım günü gerçekleştirilecek bilirkişi incelemesinin yapılacağı santral bölgesine davet edildi.
‘TOPRAKLAR KORUNMAYIP, ŞİRKETE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ’
Eylemde basın açıklamasını okuyan ÇARÇED Başkanı Mustafa Deniz, “Kıymetli Samsunlular, Çarşamba’nın yiğit evlatları, basınımızın güzide temsilcileri; bilindiği üzere dünya mirası, ülkemizin sayılı delta ovalarından olan Çarşamba Ovası, yıllardır sulama suyuna ve drenaja muhtaç vaziyette devletin yatırımlarını tamamlamasını beklemektedir. Sulama suyunu sağlayacak barajları yıllar önce tamamlanmış, suya aç bereketli topraklar suya kavuşmayı beklemektedir. İçme suyuna muhtaç yurttaşlar, Salıpazarı Barajı’nın yılan hikayesine dönen yatırımlarının tamamlanmasını beklemektedir. Ovanın drenaj ihtiyacı yıllardır çözülmemiş, mayıs ayından önce tarlalarına giremeyen vatandaşlar tüm bu olumsuzluklara rağmen özellikle sebze ve meyve yetiştiriciliğinde, fındık tarımında, çeltik üretiminde ülke çapında hep üst sıralarda yer almıştır. Sulama, drenaj ve içme suyu yatırımlarının tamamlandığını düşünün; bastonu dikseniz yeşertecek bu bakir topraklar, kamu yararına yatırımları ve siyasilerin, seçilmişlerin hizmetini beklerken, ovamıza zaten yeteri kadar kirletici tesis Tekkeköy’den itibaren kurulmaya başlanmışken, bir şirkete yol açmak, o şirketin ovaya zehir saçacak tesisi için yöre halkına rağmen cansiparane mücadele eden kişileri karşısında bulmuştur. Bu tesisin adı biyokütle, aslı termik santraldir. Bu canım ova tarıma dayalı sanayi, salça fabrikası, seralar, meyve suyu fabrikaları beklerken odun, fındık kabuğu, kavak ve söğüt ile başlayıp ileride ne bulursa yakacak termik santralle karşılaşmamızın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Bu toprakların yerel insanları mavi gök, yeşil topraklarda yaşamak isterken zehir solutulmak, küle boğulmak, akciğer hastalıkları, kanserle boğuşmak zorunda bırakılmaya çalışılmaktadır. Ne yazık ki yasalara aykırı olarak devletin halk adına iş yapması beklenen memurları, sivil toplum kuruluşları, Toprak Koruma Kurulu, 1. sınıf tarım alanı olan bu toprakları korumayıp şirkete peşkeş çekmiştir. Belediye yetkilileri imar mevzuatına aykırı bu tesisin yapımına depo ruhsatı ile yol vermiş, devamında termik santralin usulsüz ruhsatını entegre tesis ruhsatına çevirerek sanayi tarihine geçecek bir usulsüzlüğü, haksızlığı kendini seçen halka dayatmıştır” diye konuştu.
‘VALİLİK KAMU MALINI KORUYAMAMIŞTIR’
Başkan Mustafa Deniz, şöyle devam etti: “Vatandaşa 75 m2’den büyük, 7.5 m’den yüksek bina yaptırmayan belediye, beş santim hatalı imalata yıkım kararı alan belediye, hukuksuz zehir santralinin atık su boru hattını döşerken hizmet tabelalarını yol boyunca sergilemekten de geri durmamıştır. Enerji nakil hatlarına ait direkleri kamu malına dikecek kadar gözü dönmüş bu sermayedarların usulsüzlüklerine karşısında yıkım kararını Valiliğe bildiren Devlet Su İşleri’nin bu kararını uygulatmayan Valilik, Kaymakamlık, Belediye ve kamu kurumları Mart 2020 tarihinden bugüne kamu malını koruyamamıştır. Açılan davalarda, davacı köylülerimiz ve Mimarlar Odası; bu ülkenin evlatları gördükleri, doğal olarak topraklarını koruyacaklarını düşündükleri, bilgilerine danışılan, tarafsızlık yemini etmiş olan bilirkişilere itiraz etmemiş; mahkemeye sunulan ve şirketin proje tanıtım dosyasını “kopyala- yapıştır” yaptıkları raporlarına itiraz etmiştir. Bilirkişilerin onurları ile oynanmamıştır. Oysa şirket, yeni atanan bilirkişilere karşı insan haklarına, evrensel hukuk kurallarına aykırı bir şekilde “tarafsız olmayacakları” gerekçesiyle itiraz etmiş, ama sadece bir önceki şirketin kalemşörleri gibi rapor yazan hocalardan birinin asistanını isim vererek kabul etmiştir. Bu alenen hukuka müdahaledir. Bilirkişilik kurumuna yapılan saygısızlık, tarafsızlık yemini etmiş uzmanlara da hakarettir, afişe etmek, onları zan altında bırakmaktır. Çünkü yaptıkları usulsüzlüklerin, hukuksuzluğun onlar da farkındadırlar, bu zamana kadar ne istedilerse verenlerden, önlerine yatanlardan, işlerini kolaylaştıranlardan farklı insan grupları ve bilgi sahiplerinden rahatsız olmuşlardır. İsterseniz mahkemelere bilirkişi olarak isimleri siz veriniz, isterseniz raporlarını da siz kaleme alıp altına imzalarını attıracağınız kişileri bulup getiriniz!” şeklinde konuştu.
‘İŞBİRLİKÇİLERE KARŞI SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ’
“Yüce Türk adaleti, her şeyi görecek ve en doğru kararı verecektir.” diyen ÇARÇED Başkanı Deniz, son olarak ise “Temiz bir çevrede yaşamak anayasal hakkımızdır, topraklarımıza sahip çıkmak hakkımızdır. Dünyanın tartıştığı çevre kirliliği ve küresel iklim değişikliğinde en az kömürlü termik santraller kadar zararlı olduğu bilimsel olarak belirlenmiş o termik santralinize karşı Çarşamba Çevre ve Çiftçiler Eğitim Derneği olarak dimdik ve kararlılıkla mücadelemize devam edeceğiz. Bizler toprağımızla, havamızla ve suyumuzla istikbalimizin teminatı gençlerimizle, elleri öpülesi atalarımızla zehir saçan ölüm bulutlarının altında yaşamak, kazanlarınızın ateşinde yanmak, bacalarınızın küllerinde boğulmak istemiyoruz, adalete sonuna kadar güveniyoruz. Haklı olduğumuzu biliyoruz; bizler her partiden, her dünya görüşünden insanlarız, ortak amacımız toprağımız, havamız ve suyumuzun temiz kalmasıdır. Haklıyız, inançlıyız, onurluyuz, dimdik ayaktayız! Yolumuz uzun ve mücadelemiz zorlu olacak, işbirlikçileriniz ve size karşı sonuna kadar direneceğiz, davamıza sahip çıkacağız ve kazanacağız! 18 Kasım günü bu kentin çocuklarını, gençlerini, kadın ve erkeklerini karşınızda gördüğünüzde inanç dolu gözlerimize iyi bakın. Çünkü, o gözlerde Kurtuluş Savaşı’nda işgalcilere, hainlere karşı direnenlerin kararlılığını göreceksiniz. Bu memleket de bu ova da bizim! Geldiğiniz gibi gideceksiniz” ifadelerini kullandı.