Samsun Canik’te tarih yine tekerrür etti.
Bir farkla: Tabutlar yine ağırdı, ama bu kez bir aile yok oldu.
2012’de yaşanan sel felaketinde 13 canı kaybettik.
O zaman da sorumlular bulunamadı.
Mahkeme “kusur yok” dedi, herkes beraat etti.
Yargılananlar, karar vericiler değil, sadece uygulayıcılardı.
Aradan 11 yıl geçti.
Ne değişti?
Hiçbir şey.
Dün gece Canik’te, bir akaryakıt istasyonunun oto yıkama alanına devrilen kaya parçaları 4 kişilik bir aileyi hedef aldı.
Anne yaralı kurtuldu, baba ve 2 çocuk hayatını kaybetti.
Felaketin hemen ardından Samsun Valisi, belediye başkanları, siyasiler olay yerine koştu. Çalışmaları ‘yakından izlediler’.
İyi de, izlemekle görev bitiyor mu?
***
Üstelik bu yaşananlar, ilk sinyal değildi.
Daha geçtiğimiz eylül ayında, aynı bölgede dinamitle kontrollü patlatmalar yapılmış, kaya parçaları araçların üzerine devrilmişti.
O zaman da “şükür can kaybı yok” denmişti, iş orada kalmıştı…
Yetmedi…
Oto yıkamanın bulunduğu bölgede yıllardır bir tabela vardı: “Kaya parçaları düşebilir.”
Uyarı vardı, risk belliydi.
Ama önlem alınmadı.
Siz kimin hayatını emanet ediyorsunuz bu ihmallere?
Daha acısı, bu bölge aynı zamanda ‘Acil Durum Toplanma Alanı’ ilan edilmiş.
Şaka gibi.
Felaketin tam göbeği, halkı toplayacağınız güvenli alan diye gösterilmiş.
***
Sonra ne oldu?
İçişleri Bakanı ilk açıklamayı yaptı.
Valiler, yerel yöneticiler, ikinci sıradaydı.
Sonunda sabah ortaya çıktı ki, aile, bir yıl önce İstanbul’dan Samsun’a taşınmıştı.
Ölen baba Samsun’daki fabrikada çalışan işçiydi.
Ekmek parası işte…
Hayatını daha iyi bir gelecek kurmak için değiştirmişti.
Ve belediyelerin sorumsuzluk zinciri o aileyi yok etti.
Şimdi soruşturma açılmış.
Bir savcı, bir başsavcıvekili atanmış.
Ne güzel.
Peki 2012’deki soruşturmanın sonucu neydi?
Hiçbir şey.
Bu defa farklı mı olacak sanıyorsunuz?
Canik Belediye Başkanı açıklama yapıyor:
“Ruhsat bizden önceki yönetimde verildi.”
Peki o ruhsatı denetleyen kim?
O tehlikeyi ısrarla görmezden gelen kim?
Kusura bakmayın, suçu tarihe gömemezsiniz.
Aynı partinin farklı dönem yöneticileri arasında topu birbirine atmakla sorumluluktan kaçamazsınız.
Büyükşehir Belediyesi de verse, ilçe belediyesi de verse, ilgili kamu kurumları da denetlese mutlu bir ailenin mezarını ihmal kazdı.
Dev kaya parçalarının altında ezilen o araç değil, aslında bu ülkenin adalet duygusu.
***
Ve hastane yatağında, her yeri kırık içinde yatan o anneye “eşin ve çocukların öldü” dediler.
Resmi kurumlar “Psikiyatrist eşliğinde haber verildi” diye not geçiyorlar basına.
Bu mudur?
Bu mu teselli?
Soruşturma başlasa ne olacak?
Adalet yine “kusur bulunamadı” diyecekse ne işe yarayacak?
Bir felaket geldi.
Ve bir aileyi yok etti.
Şimdi bu sorunun cevabını vermek zorundasınız:
Bu acının vebalini kim taşıyacak?
Yarın görüşmek üzere.
Sevgi ve saygıyla…