Yıl 2025.
Samsun’da bir 1 Mayıs daha geride kaldı.
Ancak her yıl biraz daha silikleşen, sesi biraz daha kısık çıkan bu gün artık emekçinin değil, boşalan meydanların günü haline geliyor.
Kalabalıklar değil, boşluklar dikkat çekiyor.
Her yıl kortejden bir pankart eksiliyor, bir megafon daha susuyor, bir slogan daha yankılanmadan kayboluyor.
Bir zamanlar sendikaların omuz omuza yürüdüğü, taleplerin yüksek sesle dile getirildiği bu meydanlar, artık küçük grupların sembolik geçişine sahne oluyor.
Kalabalığın yerini ilgisizlik alıyor.
Coşkunun yerini burukluk…
Peki neden?
En başta sendikalar…
Uzun süredir iktidara yakın durmanın bedelini ödüyorlar.
Güçlerini yitirmiş, temsil ettikleri kitleden kopmuş haldeler.
Emekçinin gerçek gündemiyle bağı kalmamış, toplu sözleşmelerin formaliteye dönüştüğü bir düzende, sendikalar artık mücadele değil protokol alanı.
Siyasi partilere bakalım…
Onlar da kendi iç kavgalarına öylesine gömülmüş durumda ki, emekçinin günüyle ilgilenmek lüks sayılıyor.
Sadece sendikalar ve siyasi partiler değil, meslek odalarından sivil toplum kuruluşlarına kadar herkesin bir bahanesi var artık.
“Katılım azaldı”diyorlar, peki o katılımı artırmak için ne yaptılar?
Emeğin sesi olmayı unutmuş, iktidarın çizdiği sınırların dışına çıkamayan yapılar, sadece tabela örgütlerine dönüşmüş durumda.
Meydanlara çıkmak bir yana, oturdukları koltukları kaybetmemek için susmayı tercih edenler, sonra dönüp neden meydanların boşaldığını soruyor.
Ve medya…
Eskiden 1 Mayıs günü, haber bültenlerinde coşkuyla gösterilirdi.
Şimdi ya hiç yer verilmiyor ya da “sorunsuz geçti”diye geçiştiriliyor.
Sanki 1 Mayıs’ın sorunsuz geçmesi, taleplerin ortadan kalktığı anlamına geliyor!
Oysa sorun tam da burada: Artık hiçbir şey söylenmiyor, hiçbir itiraz duyulmuyor, hiçbir pankart kalabalıkların içinden yükselmiyor.
Samsun’un 1 Mayıs’ı aslında bir aynaya dönüşmüş durumda.
Sadece emeğin değil, muhalefetin de nasıl çözülüp dağıldığını gösteriyor.
Birlikten doğacak gücün, nasıl iç çekişmelerle heba edildiğini…
Ve ben her yıl aynı soruyu soruyorum: Bu yıl ne değişti?
Cevap hep aynı: Bir pankart daha eksildi.
Yarın görüşmek üzere.
Sevgi ve saygıyla…