Samsun’un Canik ilçesinde yaşanan heyelan felaketi, bize bir doğa olayından çok daha fazlasını anlatıyor. Bir baba ve iki çocuğun hayatını kaybettiği toprak kayması…
Bir binanın içinde insanlar varken zemininden kayması…
Bunlar kader değil.
Bu yaşananlar, göz göre göre gelen bir ihmaller zincirinin son halkaları.
Bugün manşetimize taşıdık, İlkadım’ın Çatalarmut Mahallesi’nde, Kürtün Vadisi manzaralı bir bina, içinde insanlar yaşarken kaydı.
Bina tahliye edildi, yıkım kararı alındı.
Peki ya hemen birkaç yüz metre ötedeki diğer binalar?
Onlar hâlâ dolu.
Aynı zemin, aynı eğim, aynı tehdit.
Bu binalar tahliye edilene kadar kaç can gitmeli?
Ne kadar toprak kaymalı?
Ne kadar ses yükselmeli?
Yetkililer, “Binanın ruhsatı var” diyor.
Zira akla ilk gelen soru şu: O ruhsat nasıl verildi?
Gerçekten yeterli jeolojik zemin etütleri yapıldı mı?
O bölge gerçekten inşaata uygun muydu?
Yoksa yine masa başında birkaç evrak imzalanıp geçildi mi?
***
Biz bu filmi daha önce izledik.
Karadeniz coğrafyasında neredeyse her yıl onlarca can, bilinçsiz yapılaşmanın ve göz ardı edilen doğa yasalarının kurbanı oluyor.
Her açılan plansız imar, başka bir tabutu canla dolduruyor.
Taşınan dağlar, kesilen ağaçlar, oyulan yamaçlar…
Yetmiyor. Üstüne beton döküyoruz, vadilere apartman dikiyoruz.
Şimdi doğa, yıllar boyunca bize borç yazdığı faturayı birer birer önümüze koyuyor.
Samsun’un Kürtün Vadisi, doğayla barışık bir yaşam alanı olabilecekken, şimdi adım adım beton tabutlara dönüşüyor.
Canik’in Tekkiraz Mahallesi’nde yaşanan yıkımı da ele aldık bugün.
Toprak kaymış, evler tuz-buz, insanlar panik…
Sadece bir mahallenin değil, bir sistemin çöküşü aslında.
Herkes biliyor ama kimse sesini çıkarmıyor.
Sanki bir sessizlik anlaşması yapılmış gibi…
Vatandaş evinden olurken, birileri bu yapılaşmadan yıllarca rant sağladı.
Şimdi sorumluların ortada olmaması, kameralardan kaçması, gözleri başka yöne çevirmesi alışıldık bir tablo.
Ama bu sessizlik, kayıpların çığlığını bastıramaz.
Toprak kayıyor.
Sadece binalar değil, sorumluluklar da kayıyor.
Biz bu topraklarda sadece evleri değil, vicdanlarımızı da gömüyoruz.
Bu şehir, bir felaket daha yaşarsa, enkazdan sadece insanlar değil, yılların birikmiş ihmalini de çıkarmak zorunda kalacak.
Artık susmayın! Çünkü bir sonraki kayan toprak, sizin evinizin altında olabilir.
Bu şehir artık uyarı vermiyor, alarm veriyor.
Samsun’un en güzel vadilerinden biri olan Kürtün Vadisi ve o bölge ranta mı kurban edilecek, sağduyuya mı emanet edilecek?
Artık sorumluluk alma zamanı.
Rantı değil, hayatı önceleme zamanı.
Yarın görüşmek üzere.
Sevgi ve saygıyla…