İçindekiler
Henüz nihai karara bağlanmamış olan bu iç değerlendirmeler, Kasım ayında sağlanan ateşkesten bu yana Hizbullah’ın yaşadığı çok yönlü baskıları yansıtıyor. İsrail’in ateşkesi ihlal ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullah bölgelerine yönelik saldırıları devam ederken; örgüt mali zorluklar, ABD’nin silahsızlanma talepleri ve Şubat ayında göreve gelen, ABD destekli yeni hükümetle azalan siyasi etkisiyle karşı karşıya.
Özellikle Suriye’deki müttefiki Beşar Esad’ın Aralık ayında devrilmesi, İran’dan gelen silah ve destek yollarını da büyük oranda kesmiş durumda. İran da İsrail’le yaşadığı savaşın yaralarını sarmaya çalışıyor.
“Güç fazlalığı zayıflığa dönüştü”
Hizbullah içinden bilgi sahibi olan üst düzey bir yetkiliye göre, grubun üst kadroları silahlı yapılarıyla ilgili detaylı görüşmeler yapıyor. Küçük komiteler hem yüz yüze hem çevrim içi olarak bir araya gelerek liderlik yapısı, siyasi rolü, sosyal hizmetleri ve silah kapasitesini değerlendiriyor.
Yetkili, “Hizbullah elindeki silah gücünü İsrail’i caydırmak için bir avantaj olarak görüyordu, ancak bu fazlalık zamanla zayıflık haline geldi,” diyerek gelinen noktayı özetledi.
Grubun eski lideri Hasan Nasrallah’ın geçen yıl öldürülmesi, on binlerce savaşçıya ve yüzlerce roket ile İHA’ya sahip olan örgütü ciddi bir liderlik boşluğuna sürükledi. 2023’te Hamas’a destek amacıyla İsrail’e ateş açan Hizbullah, karşılık olarak yoğun hava saldırılarına ve kara harekâtına maruz kaldı.
Ateşkes kapsamında Hizbullah, güney Lübnan’daki bazı silah depolarını orduya teslim etti. Ancak İsrail, bölgede hâlâ örgüte ait askeri altyapılar bulunduğunu savunuyor.
Kaynaklara göre, Hizbullah şimdi ülkenin farklı bölgelerinde bulunan bazı ağır silahlarını — özellikle İsrail için tehdit oluşturan füze ve İHA’ları — teslim etmeyi değerlendiriyor. Ancak grup, hafif silahlar ve tanksavar füzeleri gibi bazı ekipmanları elinde tutmayı planlıyor.
Silahsızlanma baskısı artıyor
ABD ve İsrail, Hizbullah’ın tamamen silahsızlanmasını talep ederken; Lübnan devleti de ülkede silah tekeli kurmak istiyor. Hükümet, özellikle Litani Nehri’nin güneyinde “yetkisiz tüm silahların” toplanması konusunda kararlı. Aksi takdirde Hizbullah’ın siyasi rakipleriyle çatışma riski artıyor.
Silahlar, Hizbullah’ın kuruluşundan bu yana ideolojisinin temelini oluşturuyor. İran’ın Devrim Muhafızları tarafından 1982’de İsrail’e karşı kurulan örgüt, 2008’de kısa süreli bir iç savaşa neden olacak kadar silah gücünü ülke içi siyasette de kullanmıştı.
ABD ve İsrail tarafından terör örgütü olarak tanımlanan Hizbullah, şimdi belki de tarihinde ilk kez bu kadar çok sayıda krizle aynı anda yüzleşiyor. Atlantic Council’den Nicholas Blanford’a göre, Hizbullah hayatta kalmak istiyorsa sadece silahlı gücünü değil, istihbarat zaaflarını ve finansal geleceğini de yeniden yapılandırmak zorunda.
“Hizbullah silahsız bir siyasi parti olamaz”
Reuters‘a göre: Bir Avrupa istihbarat yetkilisine göre, örgüt içinde geleceğe yönelik ciddi fikir alışverişleri var ama somut kararlar henüz alınmadı. Yetkili, “Silahlı mücadele Hizbullah’ın genetik kodunun bir parçası,” diyerek örgütün tamamen siyasallaşmasının çok zor olduğunu belirtti.
Savaştan büyük zarar gören Hizbullah tabanı da silahsızlanmaya sıcak bakmıyor. Oğlunu savaşta kaybeden Um Hüseyin, “İsrail tehdidi ve Lübnan’daki rakiplerimiz nedeniyle silahlarımızdan vazgeçemeyiz. Hizbullah, Şiilerin bel kemiğidir, ne kadar zayıflasa da,” dedi.
Hizbullah’ın önceliği ise savaş mağdurlarına yardım etmek. Aralık ayında örgüt 50 milyon dolardan fazla ödeme yaptığını açıkladı, ancak birçok kaynak fonların hızla tükendiğini söylüyor. Örneğin Beyrut’ta yaşayan bir kişi, savaşta yıkılan binasını kendi imkanlarıyla onardığını ama ardından binanın yeniden bombalandığını belirterek, “Kimse bize barınma sözü vermiyor,” dedi.
Bazı kişilere Hizbullah tarafından çek verildiği ancak bağlı finans kurumunun bu çekleri karşılayacak fon bulamadığı da belirtiliyor. Öte yandan, örgüte ait eczanelerde ücretsiz ilaç hizmetlerinde ciddi kesintiler yapıldığı aktarılıyor.
Dış yardım da silahsızlanmaya bağlı
Hizbullah, yeniden inşa sürecinde sorumluluğu hükümete yıkmaya çalışıyor. Ancak Dışişleri Bakanı Youssef Raji, “Hizbullah silah bırakmadan dış yardım gelmez” açıklamasında bulundu. ABD Dışişleri de benzer yönde bir mesaj verdi: “Sürdürülebilir yeniden inşa, silahların bırakılmasıyla mümkündür.”
İsrail de Hizbullah’ın finans kaynaklarını kesmeye çalışıyor. Haziran sonunda İsrail ordusu, İran’dan bölgedeki militanlara yüz milyonlarca dolar aktaran bir yetkiliyi ve bu fonları ulaştıran bir döviz bürosunu hedef aldı.
Lübnan hükümeti, Şubat ayında Tahran-Beirut arası direkt uçuşları yasakladı ve Hizbullah’ın havalimanındaki etkisini azaltmak için güvenlik önlemlerini artırdı. Tüm bu adımlar, örgütün siyasi olarak dışlandığı Cumhurbaşkanı Joseph Aoun ve Başbakan Nawaf Salam’a karşı Hizbullah taraftarlarında öfke yaratıyor.
Yine de Mayıs ayındaki yerel seçimlerde Hizbullah ve müttefiki Amal Hareketi, büyük oranda sandığa rakipsiz girerek ezici bir zafer elde etti. Gözler şimdi gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde. El-Nahar gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Nabil Boumonsef, “Bu seçim Hizbullah için varoluşsal bir savaş. Silahsızlanmamak ve siyasi güç kazanmak için elinden geleni yapacak” diyor.