Atatürk’ün son günlerindeki sır: Nazi doktoru Hans Eppinger kimdi?

Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalığı 1937’nin sonunda iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı, 1938 yazında ölümcül döneme girdi. O yaz, Dolmabahçe Sarayı’na çağrılan 2 yabancı hekimden biri, daha sonra Nazi insan deneyleriyle suçlanacak Viyanalı Prof.Dr.Hans Eppinger’di.
Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Hans Eppinger kimdi

Odatv‘den Gözde Sula yazdı…

1937–1938: SESSİZ BAŞLANGIÇ

1937’nin son ayları…

Atatürk’te halsizlik, ödem ve burun kanamaları görülmeye başladı. Yalova Kaplıcaları’nda dinlenmesi önerildi.

Ocak 1938’de Prof. Dr. Nihat Reşat Belger, ilk muayenesinde karaciğerin büyüdüğünü tespit etti.

Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi

Teşhis sirozdu, hemen ardından şu cümle tıbbî dosyaya girdi:

“Hastalık alkolik mahiyet arz etmemektedir.”

Atatürk, Yalova’dan İstanbul’a döndü. Tuzsuz diyet, serum ve istirahat tedavileri sürerken asit (karında sıvı birikimi) giderek arttı. Çevresindekiler onun hâlâ çalışmaya, devlet işlerine devam ettiğini anlatıyor.

1938 İlkbaharı: Teşhis kesinleşti

Mart ayında Paris Tıp Fakültesi’nden ünlü karaciğer uzmanı Prof. Noel Fiessinger, Türkiye’ye davet edildi.

Prof. Noel Fiessinger
Prof. Noel Fiessinger

Fransız hekim, siroz tanısını doğruladı “karaciğer hastalığının alkolle ilgisi yok” dedi.
Savarona yatında sürdürülen tedaviye rağmen tablo ağırlaşınca, Ankara hükümeti yaz başında yeni bir konsültasyon kararı aldı.

1938 Yazı: Nazi Hekimi Dolmabahçe’de

31 Temmuz 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nda iki yabancı hekim ağırlandı: Berlin’den Prof. Bergmann ve Viyana’dan Prof. Hans Eppinger.

Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi 3

Daveti, Fiessinger’in önerisiyle Türk hekimler yapmıştı.

Eppinger, dönemin en saygın iç hastalıkları uzmanlarındandı; karaciğer fizyolojisi üzerine çalışmış, “Cauchois-Eppinger sendromu”yla literatüre girmişti.

6 Eylül 1938’de Türkiye’den ayrıldı.

Prof. Dr. Hans Eppinger
Prof. Dr. Hans Eppinger

Atatürk’ü muayene eden Eppinger ve Bergmann, “karaciğer sert, düzensiz ve ileri siroz” sonucuna vardılar. Tedavi için önerileri, o dönemin modası olan cıvalı diüretik “Salyrgan” şırıngalarıydı.

Atatürk’ün odasına gözetimsiz girdiği iddia edilen Eppinger’in bu reçetesi uygulandı mı, etkisi ne oldu… Bundan önce söz konusu hekimle ilgili bazı bilinmeyenleri anlatalım.

Eppinger’in önceki hastası: Kraliçe Marie

Aynı yıl Romanya Kraliçesi Marie de hastaydı: Rahatsızlığı 1937 yazında yüksek ateş ve halsizlikle başlamış, önce sıtmaya bağlanmış, özel doktoru Castellani pankreas kanserinden şüphelense de alkolik olmayan siroz tanısı almıştı.

Romanya Kralicesi Marie
Romanya Kraliçesi Marie

Birinci Dünya Savaşı sırasında sahra hastanelerinde hemşire olarak görev yapan Marie, sıtmaya ilk olarak 1917-1918 yıllarında yakalanmıştı. Siroz olduktan sonra kendisini muayene eden kişi Prof. Eppinger’di.

Eppinger belirtilerin bir kısmını daha önceki sıtma nöbetlerine bağladı, tedavi için İtalya’da bir sanatoryuma giden Kraliçe Marie Romanya’ya döndükten sonra 18 Temmuz 1938’de vefat etti.

Eppinger’in bu ölümden kısa süre sonra Atatürk’e teşhis için İstanbul’a gelmesi ise dikkat çekiciydi.

BİR NAZİ HEKİMİ

Eppinger, Adolf Hitler’in adamıydı…

Prof. Dr. Hans Eppinger 2
Prof. Dr. Hans Eppinger

Dolayısıyla tedavi için Atatürk’e gönderilen hekim bir Nazi mensubuydu. (NSDAP kayıtlarına göre üyelik başvurusu 28 Mayıs 1937, kabul tarihi 1 Mayıs 1938’dir.)

Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi 2

Avusturya’nın ünlü hekiminin, o dönemin Alman cephesine geçmesi bir sürecin sonucuydu. Eppinger, 1930’ların başında milliyetçi çevrelere ve Alman etkisine yakın bir tutum sergilemeye başladı.

O dönemde Avusturya’da pan-Cermen ideolojisi (Grossdeutsch) güçleniyordu; birçok akademisyen “Almanya ile birleşme” fikrini destekliyordu.

Eppinger de kariyerini güvence altına almak için bu ideolojik dalgaya katıldı.

Klinikte görev alan asistanlarının arasında SS bağlantılı isimler bulunuyordu.

Belgeler, 1936’dan itibaren Eppinger’in kliniğinde “ırksal temizlik” söylemlerinin benimsendiğini gösteriyor.

Aslında bu, Avusturya’nın ilhakı sonrası Alman idaresine hızla uyum sağlayan akademisyenlerin tipik davranışıydı…

Eppinger de, “Führer’e bağlılık yemini” eden Avusturyalı memurlar arasında yer aldı.

Eppinger’e Hitler’in verdiği kritik görevler de vardı:

Viyana’daki kliniklerinde Nazi ideolojisi için kadrolar yetiştirdi…

Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi 1

İlerleyen yıllarda da Yahudilerin karşısına toplama kamplarında çıkacaktı.
Eppinger’in, Dachau Toplama Kampı’nda insan deneyleri yaptığı belgelendi.

Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi 4

1944’teki bu deneylerde tutsaklara ‘berkatit’ adlı kimyasal katkılı deniz suyu içirilmiş, çoğu ölümle sonuçlanmıştı.

İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler‘in yenilgisi sonrası Nürnberg’de yargılanması planlamıştı. Fakat Eppinger, Doktorlar Duruşması’na çıkmadan hemen önce, 25 Eylül 1946’da siyanür içerek intihar etti.
Bu olay, tıpta “Eppinger vakası” olarak anılıyor.

ATATÜRK İÇİN NE ÖNERDİ?

Şimdi dönelim 1938 sonbaharına ve Dolmabahçe Sarayı’na…
Eppinger ve Bergman’ın, Atatürk için cıvalı diüretik “Salyrgan” şırıngaları önerisi Türk hekimleri tarafından riskli bulundu, onlar bu uygulamayı sınırlı tuttular. Nitekim kısa süre sonra Eppinger ve Bergmann ülkelerine döndü.

Belger, Fiessinger ve İrdelp’in 8 Eylül 1938 tarihli son ortak raporu ise tabloyu kesinleştiriyordu:

“Karaciğer iltihaplı bir maraz neticesinde bozulmuş, siroz halini almıştır. Hastalık alkolik mahiyet arz etmemektedir.”

10 Kasım 1938: Son nefes

7 Eylül’de yapılan ponksiyon (sıvı alma) işleminden sonra kısa bir iyileşme yaşandı; ancak Ekim sonuna gelindiğinde Atatürk’ün durumu hızla kötüleşti.

10 Kasım 1938 sabahı saat 09:05’te, resmi kayıtlara “karaciğer sirozuna bağlı koma” olarak geçen ölüm gerçekleşti.

Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi 5
Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi 6

ZEHİRLENME İDDİA OLARAK KALDI AMA…

Yıllar sonra, 1962 yılında CHP’li Dr. Lebit Yurdoğlu ve İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata arasında geçen yazışmalarda çarpıcı iddialar yer aldı.

Dr. Lebit Yurdoglu
Dr. Lebit Yurdoğlu

Yurdoğlu, “Atatürk’e 43 şişe kinin verildiğini, bunun karaciğeri tahrip ettiğini ve bazı ilaçların bilinçli biçimde kullanıldığını” öne sürüyordu.

Yeni Şafak gazetesinin 2015’te yayımladığı belgeler, kamuoyunda “Atatürk zehirlendi mi?” tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Ataturkun son gunlerindeki sir Nazi doktoru Eppinger kimdi 7

Aynı dosyada, İnönü dönemine işaret eden mektuplar ve “suikast planı” iddiaları da yer aldı.

Ancak bu belgelerin resmî devlet arşivlerinde doğrulanmış bir karşılığı bulunmuyor.

Tıp tarihçilerine göre söz konusu ilaçlar (kinin, piramidon, salyrgan) o dönemin standart tedavi repertuvarına dahildi; toksik etkileri bilinse de “kasıtlı zehirleme”yi gösteren hiçbir klinik kanıt kaydedilmemiş…

DİKKAT ÇEKEN RAPORLAR

Bir de ülkelerin gizli olarak geçtiği sağlık raporları var:

Romanya’nın Ankara ve İstanbul temsilcilikleri, 1938 ilkbahar–sonbahar aylarında Atatürk’ün sağlık durumunu gizli raporlarla Bükreş’e iletti.

5 Nisan 1938 tarihli ilk raporda “karaciğer hastalığının uzun yıllardır sürdüğü, Atatürk’ün alkolü tamamen bıraktığı” bilgisi yer alıyordu.

30 Temmuz 1938’de gönderilen başka bir rapor, “Türkiye’nin Alman hükümetinden Dr. Eppinger ve Dr. Bergmann’ı tedavi için talep ettiğini” bildiriyordu.

Bu raporlar, Dolmabahçe’deki konsültasyonun diplomatik düzeyde de izlendiğini kanıtladı.

BİTMEYEN TARTIŞMA

Eppinger meselesi bilim dünyası için tartışma konusu olmaya devam etti.
1973’te Almanya’da kurulan karaciğer araştırma ödülünün onun adıyla verilmesi bile 1984’te skandala dönüşecekti. New York Times arşivine göre Yale Üniversitesi’nden Prof. Howard Spiro, Nazi deneylerine karışmış birinin adının tıp ödülünde kullanılmasının utanç verici olduğunu söylemişti.

Vakfın başkanı Dr. Herbert Falk, “Eğer doğruysa, ödülü iptal edeceğiz” diyerek bu fikri onayladı.

Dr. Herbert Falk

Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözü, o yaz yabancı hekimlerin çağrılmasına karşı Atatürk’ün duyduğu rahatsızlığın bir yansıması olarak kabul edilir; kesin tarih kaydı olmamakla birlikte, Atatürk’ün ifadeyi 1938 Temmuz–Ağustos döneminde söylediği aktarılır.

Atatürk’ün ölümüne ilişkin tıbbi belgeler, 1937’de başlayan bir karaciğer sirozunun 1938’de terminal evreye ulaşmasıyla açıklanıyor.
Eppinger’in Dolmabahçe’ye gelişi ise tarihsel bir gerçek; Nazi tıbbıyla ilişkisi sonraki yıllarda açığa çıkmış bir karanlık.

Ve tüm bu tartışmaların ortasında hala yankılanan o cümle, soru işaretlerini hep canlı tutuyor:

“Beni Türk hekimlerine emanet ediniz”

diyekonustu.com
Diğer Arşiv Haberleri için tıklayın…