İçindekiler
- 1 “İMAMOĞLU’NA HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKTIK”
- 2 “CUNTA BAŞKANI OLARAK SİYASETİ NOKTALIYORSUN”
- 3 “GELECEĞE YAPILAN DARBE”
- 4 “DARBE YAPANLAR HESAP VERECEK”
- 5 “2019 ÖNCESİNE AİT 37 YOLSUZLUK DOSYASI VAR”
- 6 AKP’Lİ BELEDİYELERDEKİ USULSÜZLÜKLERİ AÇIKLADI
- 7 YENİ ŞAFAK’IN MEHMET ŞİMŞEK MANŞETİ
- 8 AHTAPOTU AÇIKLADI
- 9 DİSK, TİSK, TÜRK-İŞ VE HAK-İŞ’İ ZİYARET EDECEKLER
- 10 CUMARTESİ DÜZCE, PAZAR ANTALYA’DA MİTİNG
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Özel konuşması sırasında “Free İmamoğlu” posterini kürsüye astı.
Özel, “Ahtapotu göstereceğim” diyerek seslendiği AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın suçlamalarına bugün grup toplantısında yanıt verdi.
Özel, İstanbul’da Fatih, Bayrampaşa ve Bahçelievler belediyelerinde Sayıştay raporlarına yansıyan usulsüzlükleri kamuoyuyla paylaştı.
Özgür Özel, Erdoğan’a “Sen başbakan olarak geldin, cumhurbaşkanı oldun ama cunta başkanı olarak siyaseti noktalıyorsun” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, perşembe günü DİSK, TİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’i ziyaret edeceklerini belirterek, asgari ücret için ara zam, emekliler için ise seyyanen zam talep ettiklerini dile getirdi.
Özel, partisinin cumartesi günü Düzce’de, pazar günü ise Antalya’da miting düzenleyeceğini de sözlerine ekledi.
“İMAMOĞLU’NA HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKTIK”
Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
“İstanbul’da tarihi bir toplantıya ev sahipliği yaptık. 81 ülkeden 89 kardeş partimiz, Sosyalist Enternasyonal davetiyle İstanbul’daydı. Onları ağırladık. Değerli yoldaşımız İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in başkanlığında dünyada yaşanan her şeyi ve buna karşı sosyal demokratların, sosyalistlerin neler yaptığını, neler yapabileceğini uzun uzun değerlendirdik.
Aşırı sağın, ırkçılığın yarattığı tehditleri, mülteci yaratan iç savaş kışkırtıcılıklarını, mülteci sorunuyla baş başa bırakılan Türkiye’nin bu meseleyi nasıl aşacağını, Filistin’i, Trump’ın gazze üzerindeki hayallerini ve bu hayallerin esas sebeplerini, Rusya-Ukrayna savaşını, hepsini konuştuk. Rusya’nın Ukrayna’daki işgalini ve elbette elbette 19 Mart tarihinde girişilen ve büyük bir direnişle, büyük bir mücadeleyle, bir hafta süren Saraçhane eylemleriyle, milyonların milletin iradesine sahip çıkmasıyla, 81 ilde, bütün demokratların ayağa kalkmasıyla püskürttüğümüz, geleceğe yapılan darbeyi, geleceğimize yapılan darbeyi, Cumhurbaşkanı adayımıza, milletin takdiriyle bir sonraki dönem Cumhurbaşkanı olacağına inandığımız Ekrem İmamoğlu’na hep birlikte sahip çıktık.
O gün darbeye uğrayan Demokrat Parti, 6’lı masada Cumhuriyet Halk Partisi’nin ittifak ortağı.
“CUNTA BAŞKANI OLARAK SİYASETİ NOKTALIYORSUN”
27 Mayıs darbesi, onun yarattığı mağduriyet, başbakanın, bakanların asılması gibi bir utanç üzerinden onu Cumhuriyet Halk Partisi’ne mal etmeye çalışacak ve bunu yaparken ülkenin ikinci cumhurbaşkanına, o teslimiyet, Sevr Anlaşması’nı yırtıp atıp Lozan’ı yapan diplomata, Batı Cephesi’nin kumandanına, namus, ahlak, dürüstlük timsali bir devlet adamına, İsmet Paşa’ya dil uzatacak. O İsmet Paşa’ya uzanan dili, İsmet Paşa’yı karalayan o tüm kirli sözleri, seçimi kaybettiği gece oğluna “Ben kaybettim, demokrasi kazandı.” deyip tek adam olabilecekken demokrasinin önünü açmış İsmet Paşa’nın hatırası önünde eğilerek o lanetli dili şimdiden kınıyorum, şimdiden kınıyorum.
İsmet Paşa’ya söylediği her sözü 65 yıl sonra o darbeden bir başka darbeye girişen cunta başına şimdiden iade ediyorum. İsmet Paşa cumhurbaşkanı olarak geldi. Seçimlere girdi, kaybetti. Cumhurbaşkanlığını da devretti, cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. Sen başbakan olarak geldin, cumhurbaşkanı oldun ama cunta başkanı olarak siyaseti noktalıyorsun.
Bir küçük hatırlatma. 14 Temmuz günü akşam geç saatlere kadar Meclis çalıştı. Hatta 15 Temmuz gece 2’de, 3’te Meclis salı günü açılmak üzere kapandı. Nöbetçi Grup Başkanvekiliydim. Ankara’daydım ve 15 Temmuz akşamı tanklar harekete geçtiğinde, uçaklar uçarken ve meselenin bir darbe olduğu anlaşıldığında gözümüzün içine baktılar. Bir dakika tereddüt etmeden ‘Ankara’da olan herkes Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelsin’ dedim, milletvekilleri. Toplandık. Dedim ki: ‘Genel Başkan’a ulaşamıyoruz, uçakta. Hava sahası kapanmış. İstanbul’a inmeye çalışıyor. Bir şey yapacağız arkadaşlar. Meclis kapalı. Bütün darbelerin bir hedefi vardır ve darbeler seçilmişleri hedef alır. Meclisi açtırmalı, Meclise gitmeli, bu darbeye oradan direnmeliyiz’ Hiçbir arkadaşım bir tereddüt etmedi. Kimi ‘Evde silahım var, gidip alsam mı? Bunların ne yapacağı belli olmaz’ dedi.
Herkes kendi kullandığı arabalarla Meclise doğru geldik ve teker teker o dönemin Meclis Başkanı, o dönemin Meclis Başkanvekilleri, Grup Başkanvekilleri, bulabildiğimiz herkesi arayıp ‘Meclisi açalım, darbeye oradan direnelim’ dedik. İsmail Kahraman, küs olduğumuz İsmail Kahraman, gırtlak gırtlağa geldiğimiz İsmail Kahraman bu tutumdan dolayı ‘Büyük bir demokrasi örneğidir, dayanışmasıdır’ deyip sarıldı diye günlerce, günlerce gündem oldu. Kot pantolon üstüne emanet gömlekle kürsüye çıktım. Dedim ki: ‘Biz yeni bir seçim yapılıp millet başka bir görev verene kadar ana muhalefet partisiyiz. Milletin iradesinin, seçilmiş parlamentonun, demokrasinin arkasındayız. Bütün darbecilerin sonuna kadar karşısındayız. Seçilmişin arkasındayız, darbenin karşısındayız’
“GELECEĞE YAPILAN DARBE”
19 Mart darbesini yapanlar ABD’den icazet aldı dedim. Bir iki gün kınama yaptılar, sonra sustular.
Bu kişiye gazeteci soru sordu. Türkiye’de bir huzursuzluk var, Trump’ın Erdoğan’a yolladığı adam diyor ki Türkiye bir üçüncü dünya ülkesi. Yaptıkları işe yarayacak diyor. Muhalifleri içeri tıkarsınız, işinize bakarsınız diyor.
Bu darbe geleceğin iktidarına yapılan korkakların yaptığı bir darbedir.
“DARBE YAPANLAR HESAP VERECEK”
Ak Partili olup bu usulü savunacak bir kişi çıksın karşıma. Bu utancı daha ne kadar taşıyacağız?
Darbeciler panik evresindeler. Ak Parti’nin içindeki bazı vicdanlı sesler, aslında akıllı sesler arasında homurdamalar başlamış. Tayyip bey bir yandan geçmiş sefer Zekeriya Öz’e sahip çıktığı gibi sürece sahip çıkmaya çalışıyor.
İddia var, iddianame yok. Ekrem bey ispatlanana kadar suçsuz. Başsavcılık kendisini hakim yerine koymuş, kararlar alıyor. Ekrem İmamoğlu masumdur, gelecekte de bunun hesabını hukuk önünde soracaktır.
Bu ülkenin hiçbir vatandaşından bu süreçle ilgili hesap sormayacağız. Biz darbecilerden, milletin kanını emenlerde hesap soracağız. Gün gelecek devran dönecek, darbe yapanlar hesap verecek.
“2019 ÖNCESİNE AİT 37 YOLSUZLUK DOSYASI VAR”
İstanbul Büyükşehir’de 2019 öncesine ait 37 dört başı mamur yolsuzluk dosyası var. Dosyaya Süleyman Soylu geldi el koydu. O dosyaların örnekleri İBB’de duruyor. Süleyman Soylu alıp götürmediyse İçişleri Bakanlığı’nda duruyor.
Fatih açısından turbun büyüğün geldik. Öğrenci yurt binası yapılması şartıyla yapılan binanın yüklenici firma tarafından turistik otel olarak işletildiği, mevcut Fatih Belediye Başkanı’nın 6 yıldır buna rağmen hiçbir şey yapmadığı için Fatih Belediyesi hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bunları sormuyor, soruşturma açmıyor.
Belediye Ak Parti’de olunca bir şey olmuyor, CHP olunca soruşturma açılıyor.
AKP’Lİ BELEDİYELERDEKİ USULSÜZLÜKLERİ AÇIKLADI
Sayıştay kararı, 4 Temmuz 2024, 2024’e 74 no’lu karar. İstanbul Fatih Belediyesi’nde bir önceki yılın işlemlerinde “Belediye başkan yardımcılarının birden fazla belediye şirketinden huzur hakkı alması” başlığıyla bunun yasak olduğu, suç olduğu, bütün uyarılara rağmen bu paraların ödendiği, oy birliğiyle görüldüğünden, 7. Daire Başkanı ve dört üyenin imzasıyla suç duyurusunda bulunulmasına. Savcılığa, İstanbul Fatih Belediyesi. Raporda “Reklam alanlarının ihalesiz olarak kullanıldığı anlaşıldığından…” Reklam panoları. İstanbul Büyükşehir’in bütün reklam panolarına, panoları kiralayan bütün şirketlere, şirketlerin mal varlıklarına el koydular. İhaleler var. Sayıştay incelemiş, usulsüzlük bulamamış. Gizli tanık, “Usulüne uygun yapıldı ama mutlaka rüşvet verildi.” dedi diye hepsini almışlar. Burada Sayıştay incelemiş ve diyor ki: “Reklam panolarının 2886 sayılı kanuna aykırı olarak ihale edilmeksizin kiraya verildiği anlaşılmıştır.” İhalesiz, istediği birine. “Büyük kamu zararı vardır.” Oy birliğiyle 7. Daire’nin kararı, Fatih Belediyesi. Sadece örnekler sunuyorum. “İdare tarafından spor kulübüne taşınmaz tahsisi yapılmaz.” Yapmış. Yandaşlar orayı işletiyor, tesislerden para kazanıyor. Yapamazsın, diyor bunu. Yapılmasının yolu belli, nasıl yapılacağı. Belediyeden vermiş. Adam da orada kafe işletiyor, kiraya veriyor falan. Zarar var, diyor, suç duyurusunda bulunmuş. Fatih açısından türbün büyüğüne geldik. İstanbul Fatih Belediyesi. Raporda, “İdarece öğrenci yurt binası yapılması ve işletilmesi şartıyla üst hakkı tesis edilen arsa üzerine yapılan binanın yüklenici tarafından turistik otel olarak işletildiği, bu otelin 2015’te yapıldığı, 10 yıldır işletildiği, mevcut Fatih Belediye Başkanı’nın altı yıldır bunu sürekli eleştirilmesine rağmen bu konuda işlem yapmadığı, otelin nokta nokta adıyla…” Bir şey söyleriz, orada birine bir şey olur. “…adıyla ruhsatsız bir şekilde…” Ruhsat yok. Yangın çıksa… Yangın çıksa… “…ruhsatsız bir şekilde turistik otel olarak işletildiği, internet ortamında yapılan aramada Basra Konağı Oteli’nin web sitesinin olduğu…” Yazıyor. “Söz konusu otelin adının birçok otel rezervasyon sitesinde yer aldığı, otel hakkında son beş yıl öncesinden günümüze değin kullanıcıların yorum yaptığı, halen daha otelin müşteri kabul ettiği anlaşıldığından ve defalarca uyarılmasına rağmen öğrenci yurdu diye yapılan yerin otel de işletildiğinden Fatih Belediyesi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına…” Meydan okuyor. Bunlarla, bunlarla, tespit edilen bu suçlarla gelip Fatih Belediye Başkanı’nı almıyor. Almasın zaten. Davet etse gider. Bunları sormuyor, soruşturma açmıyor. Tut ki Fatih Belediyesi bizimdi. Neydi şimdi? Oraya reklam veren herkes, şirket, belediye başkanı, bütün bürokratlar Silivri’de miydi, değil miydi? Ben bunu söylüyorum: Fatih Belediye Başkanı’nın bunlara bir açıklaması varsa bağımsız yargı önünde tıkır tıkır anlatırdı ama belediye AK Parti’nin olunca, her belediye hakkında var onlarca, hiçbir şey yapmayanlar Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelince bunları yapıyor. Benim anlatmaya çalıştığım bu. Bir tek Fatih olmasın. Fatih Belediye Başkanı demiş ki: “Canım benim, Bayrampaşa dururken Fatih’i anlatacakmış.” diyor. Bak şimdi. Ama hakikaten doğruymuş. Ne diyormuş diye baktım. Mart 2024 öncesi AK Parti’nin yönettiği Bayrampaşa Belediyesi.
Belediye tesisinde Ocak-Haziran 2024 döneminde spor eğitimi verecek eğitmenler için ihale açılmış. Yani geçen seneki seçimden üç ay önce ve seçim bittikten üç ay sonrasına kadar. Nasılsa belediye kendinde ya, kaybedeceği düşünmeden ihaleyi açmış. 1,4 milyona bir şirkete vermiş. Buraya eğitimci öğretmenler getireceksin altı ay boyunca. Belediye bize geçmiş. Bizim arkadaşlar gitmiş, dolaşmış. Tesiste kimseler yok. Sorumlu kaçmış. Tesise bizimkiler yeni bir sorumlu atamış. Sorumlu bakmış ihale dosyasına ve demiş ki: “İhale kapsamında orada aylardır çalışıyor gözüken personellerden hiçbirisini hiç kimse hiçbir zaman görmemiş.” Belediye Bayrampaşa, AK Parti’de olsa, hiç yapılmamış eğitime ₺1,4 milyon ödenmiş. O ana kadar da paranın ₺1 milyona yakınını ödemişler. Bunun üzerine, bunun üzerine soruşturma açılmış, 19 Eylül’de kaymakamlığa teslim edilmiş. Tık yok. Bayrampaşa Belediyesi’nin önceki başkanı ortalıkta geziyor. İhaleyi yapanlar, ihaleyi alanlar, parayı ödeyen, parayı alan ortalıkta geziyor. Niye? AK Partili. Bir kör kuruş para alışverişi yok. Bizimkilerin hepsi içeride. Neyle? Yalancı şahidin iftiralarıyla. Sonra İstanbul İl Başkanımıza dedim ki: “Fatih tek başına olmasın. Orayı yapalım, başka nereyi yapalım?” “Vallahi Genel Başkanım, nereyi seçersen seç.” Dedim: “Sen nerede oturuyorsun?” “Bahçelievler.” Oradan bir tane çektim. AK Partili Bahçelievler Belediyesi, Temmuz 2024, temizlik hizmetleri ihalesi. İhaleyi bütün şirketler giriyorlar içeriye temizlik için. Temizlik aracı var. Şoförünü düşünüyor, mazotunu düşünüyor, şunu yapıyor, bunu yapıyor. Herkes teklif veriyor.
YENİ ŞAFAK’IN MEHMET ŞİMŞEK MANŞETİ
Biz rezervleri biz bu günler için biriktirdik diyor Mehmet Şimşek. Rezervi, işsizler emekliler için biriktirmemiş de bugünler için biriktirmiş. Mehmet Şimşek niye bana vuruyorlar anlamıyorum diyor.
Bir de diyorlar ki Cumhuriyet Halk Partisi karışır mı diyorlar? Parti içi karışıklık için Ak Parti’yi öneriyorum, takip etmek için en iyi mecra Yeni Şafak.
AHTAPOTU AÇIKLADI
Bu ahtapotu, sürekli Tayyip Bey kendi kendine bir ahtapot görüyor. Sürekli ahtapot anlatıyor. Ahtapotun kollarını arıyorsan, işte Fatih Belediyesi, işte Bayrampaşa Belediyesi, öbür kolunda Bahçelievler Belediyesi, pek yakında büyük kol Esenler Belediyesi, kafaya yakın, kafadan çıkıyor en büyük kol. Ama ben Tayyip Bey’in esas ahtapotunu göstereyim, bakın. Bu Tayyip Bey’in ahtapotunda, beşli çete dediğin kırk haramiler. Yaklaşık 43 şirket bunlar. Kırk haramiler, ahtapotun elinde. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti soygunu, özel kalem müdürü Serim’in gencecik oğlunu önce dışişlerinde özel kalem yapıp, Kıbrıs’a büyükelçi yapıp hem kaset toplatıp hem oradaki büyük vurgunlar, gemiler, gemilerde yakalananlar, KKTC soygunu. Çadır satan Kızılay’ın, çadır satan depremde Kızılay’ın vurgunu. 17-25 Aralık, dört bakan, devrin başbakanının “hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim” dediği dört bakan. Ayakkabı kutuları, çikolata kutuları, elbiseler, kıyafet askıları. Buraya kadar pislik. Sıfırladın mı oğlum paraları? İşte ahtapotun öbür ucu. Yunus Emre Vakfı soygunu, ahtapotun milliyetçi kolu. Dezenfektan satan bakan da ahtapotun bir kolunda, Türgev ve Ensar’ı, kol yetmedi, ayrı ayrı yazamadık. İkisi birden ahtapotun bir kolunda. İşte ahtapotun besledikleri. Aha bu da ahtapotun canından bezdirdikleri, boğazını sıktıkları. Bir elinde işçi, bir elinde esnaf, bir elinde emekçi, bir elinde çiftçi. Gençlerin geleceğini tüketti ahtapotun ta kendisi. Memuru, işsizi, bitirdiniz memleketi! Al sana ahtapot bu! Al sana ahtapot! Ahtapot meraklılarına gösterilir. Yeni Şafak, hazırla manşeti, en güzel sen yapıyorsun mizahı. Hadi! Hadi Yeni Şafak! Hadi A Haber! A Haber son dakika yaz! Aranan ahtapot bulundu! Reis’in tarif ettiği ahtapot Özgür Özel’in ellerinde! 17-25 de burada.
DİSK, TİSK, TÜRK-İŞ VE HAK-İŞ’İ ZİYARET EDECEKLER
Son sözümüz, son sözümüz, yollara düşüyoruz. Bu hafta öncelikle Perşembe günü Devrimci İşçi Sendikaları DİSK’e, ardından Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK’e, ertesi gün Türk-İş’e, ardından Hak-İş’e, sendika konfederasyonlarına. Haftaya işçinin, emeklinin, esnafın temsilcilerine. Adım adım gezeceğiz. Öyle bir kişilere sorup değil. Esnafı nasıl koruyacağız? KOBİ’ye ne destek vereceğiz? Sanayiciye ne katkı sağlayacağız? Ve söke söke alacağız ki asgari ücrete ara zam alacağız. Emekliye seyyanen zam alacağız! Tut ki, tut ki asgari ücreti zamlamadılar. Tut ki emekliye seyyanen zammı vermediler. Emeklinin de, emekçinin de iki eli değil, bu ahtapot gibi sekiz eli sizin yakınızda. Huzur vermeyeceğiz. O ara zammı söke söke alacağız.
CUMARTESİ DÜZCE, PAZAR ANTALYA’DA MİTİNG
Yarın akşam Esenler’e bekliyorum İstanbul’u. Esenler’e bekliyorum. Gelecek hafta sonu için tartışma büyük, karar veremedik. Düzce “Biz istiyoruz.” diyor mitingi Düzce’de. Antalya “Havalar ısınmadan milyonlar meydanda.” diyor. Karar veremedim Düzce’ye mi, Antalya’ya mı? Cumartesi Düzce’ye, Pazar Antalya’ya! Ahtapotta huzur yok. Yolumuz açık, cesaretimiz tam, arkadaşlarımız tertemiz, mücadelede varız, gerisini onlar düşünsün. Gerisini onlar düşünsün. Yürüyelim arkadaşlar, yürü! Birleşimi kapatıyorum.”
BirGün