İçindekiler
- TÜSİAD üst düzey toplanacak! Gündem: Soruşturma
- Bahçeli’den TÜSİAD’da tepki: Vesayetçi sancıları tekrar nüksetmiştir
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras, haklarında yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol hükümlerinin uygulanması talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında TÜSİAD Genel Kurul Toplantısı’nda yaptıkları konuşmalar nedeniyle “Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “Adil yargılayı etkilemeye teşebbüs” iddialarıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resen soruşturma başlatılmıştı. Söz konusu iki isim polis nezaretinde ifadeleri alınmak üzere İstanbul Adliyesi’ne götürülmüştü.
BirGün’de yer alan habere göre: Basın Suçları Soruşturma Bürosunda ifadeleri alınan Ömer Aras, 2 saat 40 dakika, Orhan Turan ise 1 saat boyunca ifade verdi.
NE OLMUŞTU?
Türkiye’de büyük sermayenin çatı kuruluşu olan TÜSİAD’ın Genel Kurul toplantısı 13 Şubat’ta İstanbul Beşiktaş’taki bir otelde yapılmıştı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras’ın sözleri kamuoyunda tartışılmıştı.
Turan, şunları söylemişti.
“Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor fakat deprem, yangın, taciz, kadın cinayeti, iş kazası gibi kamuoyunda infial yaratan nice olayda ya suçlular bulunmuyor ya da kısa sürede serbest kalıyorlar.”
Turan, son dönemde artan kayyum uygulamalarına, gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalara dikkat çekmişti.
Seçilen belediye başkanları yerine kayyum atandığını vurgulayan ve son dönemdeki tutuklamalara dikkat çeken Ömer Aras ise medyanın baskı altına alınmasına değinmiş ve şunları söylemişti:
“Çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz. Ayrıca tutukluluğun istisna değil kural haline gelmesi gibi kangrenleşmiş bir sorunun kanunlar değişse de çözülmediğini görüyoruz. Kişiyi, bir gün dahi olsa, özgürlüğünden mahrum edecek tutuklama ve adli kontrol kararlarının, hatta gözaltı kararlarının ne denli titiz verilmesi gerektiğini yıllar sonra gelen tahliyelerde, beraat kararlarında görüyoruz.”