Samsun'dan Boğaziçi'ne selam AK Partili rektöre tepki

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne AK Partili Melih Bulu’nun atanmasına yönelik farklı şehirde dayanışma eylemleri düzenleniyor. Samsun’da da bugün tepki eylemi gerçekleştirildi. İstiklal (Çiftlik) Caddesi üzerinde biraraya gelen Samsun’daki üniversite öğrenciler,

‘KABUL EDİLEMEZ’
Öğrenciler adına basın açıklamasını Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) öğrencisi Betül Aksu okudu. Aksu, "Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Dostlar, Bugün Boğaziçi öğrencilerinin sürdürdüğü haklı direnişin yanında olduğumuzu, desteklediğimizi dile getirmek için burada ve bir aradayız. Bildiğiniz üzere 1 Ocak günü açıklanan kararla Boğaziçi ile birlikte beş üniversiteye cumhurbaşkanlığı tarafından “rektör” atandığı duyuruldu. Üniversitenin özerk yapısının doğrudan karşısında yer alan bu uygulama, bilimin ve özgür düşüncenin üretildiği mekânlar olma iddiasını taşıyan üniversite bileşenleri için kabul edilemez. AKP’de çeşitli görevler üstlenen, üstlendiği görevler içerisinde milletvekilliği aday adaylığı dahi olan Melih Bulu isimli şahıs, Boğaziçi Üniversitesine kayyum rektör olarak atandı. Aynı senaryoyu ülkemizin her köşesinde her üniversitesinde görüyoruz. 19 Mayıs Üniversitesi’nde de rektör olarak atanır atanmaz iktidar yanlısı dernek ve vakıflarla toplantılar düzenleyip protokoller imzalayan Yavuz Ünal, yine AKP’nin ihtiyaçlarına göre hareket etmektedir. Aynı rektör üniversitenin ya da kendi öğrencilerinin ihtiyaçlarına hiç bir şekilde karşılık vermemektedir. Yıllardır üniversiteleri sermayeye peşkeş çeken AKP iktidarı, Melih Bulu isimli şahsı ve diğer yandaş rektörleri bu hedef doğrultusunda bir silah olarak karşımıza çıkardı" diye konuştu.

‘ÜNİVERSİTELER SALDIRI ALTINDA’
"Ülkemizde ve dünyada ilericiliğin önemli bir ayağını oluşturan üniversiteler yıllardır sermayenin ve AKP iktidarının yoğun saldırısı altında" diyen Betül Aksu, "Üniversite kampüslerine dikilen camilerle üniversitenin laiklikten uzaklaştırılması, demokratik faaliyetlerin engellenmesi, kulüplerin kendilerine yeterli ödenek bulamaması,  yan yana gelmekte çeşitli zorluklar yaşanması, tüm üniversite bileşenlerinin tartışma kültürüne sahip bir şekilde akademik bir faaliyetle kendisini donatamaması, azınlık ve göçmen öğrencilere  yapılan baskının giderek artması, üniversitelerde demokratik yapının zayıflamasının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Üniversiteler giderek, piyasa kaygısıyla hareket eden, bilimsel ve felsefi düşünceden uzak, niteliksiz ve antidemokratik uygulamaların bulunduğu mekânlar haline dönüşüyor. Gericiliği üniversitelere sokmaya çalışan AKP iktidarı, öğrencileri ise patronlara hiç çekinmeden teslim etmeye çalışıyor. Üniversitelerimiz her geçen gün özelleştirilirken bizler ise her gün biraz daha yoksulluğa itiliyoruz. Bu karanlık tablonun anlamının farkındayız. Üniversiteleri biat eden, ülkesine ve okuluna dair söz söylemeyen, öğrencilerini ise ucuz iş gücü olması için hazırlayan, sorgulamayan ve mevcut düzene boyun eğen bir hale sokmaya çalışıyorlar" şeklinde konuştu.

‘KAYYUM REKTÖRE İZİN VERMEYECEĞİZ’
Betül Aksu, açıklamasına şöyle devam etti: "Bütün bu çabalara rağmen Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar ise bizlere tüm bu saldırılara ve baskılara rağmen ülkemizden umut etmemizi hatırlatıyor. Baskılara direnen sıra arkadaşlarımızı, polis şiddeti ile yıldırmaya çalışanlar ise bir kez daha üniversitelerin kolay kolay karanlığa teslim olmayacağını, akademinin biat etmeyeceğini görmüş oldular. Samsun’da üniversite öğrencileri olarak bizler de Boğaziçi Üniversitesi’nde mücadele eden tüm arkadaşlarımızı selamlıyoruz. Dayanışmayı ve mücadeleyi Samsun’da büyüteceğimizi buradan seslendiriyoruz. Bu karanlık tabloyu eşitlik ve özgürlük mücadelemiz ile temizleyeceğiz. Ülkemizi bu çete düzenine bırakmayacağız. Boğaziçi öğrencilerinin sesine Samsun’dan destek oluyoruz. Boğaziçi’nden başlayarak hiçbir yandaş kayyum rektöre izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz."

‘ARKADAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ’
Betül Aksu, son olarak ise "Samsun’da üniversite öğrencileri olarak Boğaziçili sıra arkadaşlarımızın haklı taleplerinin yanındayız ve yineliyoruz: Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması, üniversitelerin AKP’nin arka bahçesine dönüştürülmeye çalışılmaması,  bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir. Haklarını demokratik yollar ile arayan sıra arkadaşlarımızın darp edilerek gözaltına alınıp ardından işkence edilmesi kabul edilemez, işkence insanlık suçudur. Tutuklu bulunan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Üniversiteler kayyuma teslim olmayacak. Yaşasın öğrenci dayanışması" ifadelerin ikullandı.