Muhtıra nedir? Türkiye'deki muhtıralar, tarihleri, detayları ve nedenleri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

diyekonustu.com – Muhtıra nedir? E-Muhtıra nedir? Muhtıra vermek ne demektir? Türkiye’de yaşanan muhtıralar nelerdir? Türkiye’deki ilk muhtıra ne zaman olmuştur? Memorandum nedir? İşte Türkiye’deki muhtıralar tarihi ve detayları…

Muhtıra ya da memorandum, bir kişi ya da grup veyahut kurumun, bir başka kişi, grup ya da kurumu uyarmak amacıyla ona gönderdiği yazılı metin. Aynı zamanda bir anlaşma, sözleşme ya da uzlaşmanın resmî bir özeti ve belgesidir. Resmi ya da iş dünyasına ait kullanım alanları mevcuttur. İletişim amaçlı kullanılır. Hatırlatmaya dayalıdır. Bir konu ile ilgili olayları, gözlemleri, fikirleri içerebilir. Herhangi bir şekil şartı yoktur ancak genel temayül "Kimden", "Kime", "Tarih", "Konu" başlıklarını içeren bir formatta olmasıdır. Bildiriler, raporlar, geçici anlaşmalar, mektuplar memorandum kapsamına girebilir. 1 sayfa ya da daha fazla sayfadan oluşabilir. Temel amacı karara yönelik olan bu belgeler, karar vericilerin karar alma süreçlerine yardım ve süreci hızlandırma yönünde olabileceği gibi bir problemin ortaya konulması şeklinde tespit amaçlı da olabilir.

Muhtıra nedir? Muhtıra ne anlama gelir?
1. Herhangi bir şeyi anımsatmak, bir konuda uyarmak için yazılan yazı.
2. Bir devletin başka bir devlete siyasal sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, diplomatik nota.

Muhtıra’nın sözlük anlamı? Muhtıra TDK
Muhtıra, TDK’nin tanımına göre ‘’Herhangi bir şeyi hatırlatmak, uyarmak amacıyla yazılan yazı’’dır. Türk siyasetinde anlamı herhangi siyasi bir konuda bir kişi veya kişilerce, bir başka kişi veya kişilerin uyarılması şeklindedir. Bu uyarı daha çok askeri kesimin hükümeti uyarması şeklinde gerçekleşmiştir.

Muhtıra ile darbenin arasındaki en büyük fark muhtırada bir uyarı, hükümete bir düzeltme şansı verilirken; darbe, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime el koymasıdır ve çok daha ciddi sonuçlar doğurur.

TÜRKİYE’DE YAŞANAN MUHTIRALAR NELERDİR?

E-MUHTIRA: 27 NİSAN 2007 MUHTIRASI
Birçok darbe ve darbe girişimi olan ülkemizde muhtıra örnekleri de boldur. İnternetten yayınlanması sebebi ile garip karşılanan ve son muhtıra örneği Elektronik muhtıra (E-Muhtıra) olarak da anılan 27 Nisan 2007 laiklikte yaşanan sorunlar sebebiyle yayınlanan muhtıradır. E-muhtıra denilmesinin sebebi ise Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından internet üzerinden yayınlanmış olmasıdır.

E- MUHTIRA METNİ – MUHTIRA METNİ
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan E-muhtıra şöyledir: ”Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır.”

28 ŞUBAT MUHTIRASI
28 Şubat 1997’deki MGK kararları adı tam olarak muhtıra olarak geçmese de etkisi, istekleri ve sonuçları bakımından muhtıra niteliği taşımaktadır. Refah Partisi-DYP koalisyonunun iktidarda olduğu dönemde laikliğe aykırı tutum, irtica faaliyetleri sebebi öne sürülerek gerçekleşmiştir. Türkiye bu dönemde Sincan’da geçen tanklar, Susurluk vakası gibi ayrı olarak incelenmesi gereken olaylar yaşamıştır ve ileride Ergenekon davalarının açılmasına neden olmuştur

28 Şubat’ta gerçekleşen MGK toplantısı 9 saat sürmüştür. 28 Şubat 1997’de toplanan Milli Güvenlik Konseyi laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu vurgulamış ve muhtıra niteliğindeki tavsiye kararları hükümete bildirilmiştir.

Kararda, laiklik için yasaların uygulanması, tarikatlara bağlı okullar denetlenmesi ve MEB’e devredilmesi, 8 yıllık zorunlu eğitime geçilmesi, Kuran kurslarının denetlenmesi, Tevhidi Tedrisatın uygulanması, tarikatların kapatılması, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medyanın kontrol altına alınması, kıyafet kanununa uyulması, kurban derileri derneklere verilmemesi, Atatürk aleyhindeki eylemlerin cezalandırılması istenmiştir.

27 ARALIK MUHTIRASI
Bir diğer muhtıra ise Genelkurmay Başkanı Kenan Evren döneminde gerçekleşen 27 Aralık 1979 muhtırasıdır. 12 Eylül 1980 darbesinin yaklaşık bir yıl öncesinde mektup şeklinde olan bu muhtırada, Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntılı durum için partilerin bir araya gelmelerini ve gerekli tedbirlerin alınmasını istenmiştir, istenilen sağlıklı ortam oluşmayınca Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuştur.

TÜRKİYE’DEKİ İLK MUHTIRA NE ZAMANDIR? 12 MART MUHTIRASI?
Türkiye tarihindeki ilk muhtıra ise 12 Mart 1971 muhtırasıdır. Memduh Tağmaç döneminde anarşi olaylarının gerekçesiyle bu muhtıra TRT radyoları aracılığı ile verilmiştir: “Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasasının öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.”

Meclis ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.

Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri’nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.

Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bilgilerinize…

12 Mart 1971 muhtırasından sonra 1961 anayasasında 1971-1973 değişiklikleri olmuş, Türkiye Anayasa tarihinin en özgürlükçü anayasası sertleştirilmiş birçok yenilik doğmuştur.

Muhtıralar incelenirken yaşanılan dönemin koşullarının göz önüne alınması gerekildiği unutulmamalıdır.
 

TÜRKİYE’DE E-MUHTIRA’NIN KRONOLOJİSİ

27 Nisan muhtırası
27 Mayıs’ta TSK tarafından verilen e-muhtıra’ya giden ilk yol 28 Aralık’ta başlıyor. 29 Ağustos ise suların durulduğu tarih. Türk demokrasi tarihinde dördüncü askeri müdahale olarak belirtilen 27 Nisan muhtırasının dördüncü yılı. TSK’nın internet sitesinden verdiği e-muhtıra siyasi hayatımızı derinden etkiledi. Peki 27 Nisan’a giden süreçte ve sonrasında neler oldu?


27 Nisan 2007 muhtırası metni

28 Aralık 2006
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu AK Parti’nin sandalye sayısının cumhurbaşkanını seçmeye yeterli olmayacağını belirtti ve “TBMM’deki oylamaya 367 milletvekili katılmazsa seçim iptal olur” dedi.

2 Nisan 2077
ADD, Bayrak Mitingi düzenlendi. Hurşit Tolon, “Unutmasınlar, tehlikenin farkındayız” dedi.

3 Nisan 2007
İnönü Üniversitesi’nde ADD’nin Ankara Mitingi’ne katılım için sınavlar ertelendi.

3 Nisan 2007
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Seçim sürecinde kanunsuzluklara izin vermeyiz” diyerek ilk tepkiyi gösterdi.

3 Nisan 2007
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Yargıtay başkanlık seçimini erkene alarak, Hasan Gerçeker’i yeni başkan olarak atadı.

4 Nisan 2007
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sivil toplum kuruluşları ile görüştü ve seçimlerin gerginlikten uzak olması gerektiğini belirtti.

6 Nisan 2007
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 367 milletvekili iddiasına sahip çıktı.

10 Nisan 2007
Sezer, MGK toplantısında gündem dışı olarak, “irticai akımlar” üzerine çıkış yaptı.

10 Nisan 2007
Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu liderliğindeki DYP ile ANAP ittifak yaptı.

11 Nisan 2007
Baykal, Erdoğan’ın aday olmayacağını açıklamasını istedi.

12 Nisan 2007
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "Cumhurbaşkanı Cumhuriyet’e sözde değil, özde bağlı olmalıdır. Cumhurbaşkanı TSK’nın başkanıdır" dedi. Ayrıca Nokta Dergisi’nde çıkan "Darbe Günlükleri" haberlerini yayınladı.

12 Nisan 2007
Erdoğan, Baykal’ın seçime ilişkin düşüncelerini açıkladığı için kendisiyle görüşmeyeceğini ifade etti.

13 Nisan 2007
Darbe planlarını ve andıçları yayımlayan Nokta Dergisi’ne baskın yapıldı. Dergi baskılar yüzünden birkaç gün sonra kapandı.

14 Nisan 2007
ADD, Ankara Tandoğan Meydanı’nda Cumhuriyet Mitingi düzenledi. Baykal’ın da katıldığı mitingde, "Çankaya laiktir, laik kalacak" sloganları atıldı.

14 Nisan 2007
Sezer, Harp Akademileri’ndeki konuşmasında, "Rejim hiçbir dönem bu kadar tehdit altında olmadı. Dış güçler ılımlı İslam devleti kurmak istiyor" dedi.

15 Nisan 2007
Erdoğan, partililere 367’yi kafalarına takmamalarını söyledi.

15 Nisan 2007
Aylar sonra toplanan HSYK 23 Yargıtay ve 9 Danıştay üyesinin seçimini yaptı.

16 Nisan 2007
ADD Başkanı Şener Eruygur, "Muhatabı algılarsa yeni mitinglere gerek kalmaz" açıklamasını yaptı.

17 Nisan 2007
Ağar ve Mumcu seçimlere kadar ortak hareket edeceklerini açıkladı.

18 Nisan 2007
Erdoğan muhalefet turlarına başladı ve Cumhuriyet Mitingi’ne katılanları "bindirilmiş kıta" olarak tanımladı.

19 Nisan 2007
Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde 3 kişinin boğazı kesildi.

19 Nisan 2007
AK Parti yönetimi, cumhurbaşkanı adayını seçmeyi Erdoğan’a bıraktıklarını açıkladı.

20 Nisan 2007
Büyükanıt, "Türk toplumu mesajımı aldı. Algılamayanın algılama sorunu vardır" dedi.

21 Nisan 2007
TBMM Başkanı Bülent Arınç adaylıkla ilgili kararı Erdoğan’ın vereceğini yineledi.

22 Nisan 2007
AK Parti’li Ersönmez Yarbay ilk cumhurbaşkanı adayı oldu.

23 Nisan 2007
Mehmet Ağar, Süleyman Demirel ile Güniz Sokak’taki evinde buluştu.

23 Nisan 2007
Baykal, 23 Nisan resepsiyonuna katılmadı.

23 Nisan 2007
Erdoğan cumhurbaşkanı adaylarının Abdullah Gül olduğunu açıkladı.

23 Nisan 2007
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, TBMM başvurusunun ardından seçilirse mutlu olacağını anlatıp, "Başörtüsü, eşimin bireysel hakkıdır" dedi.

27 Nisan 2007
Başbakan Erdoğan 367 tartışmasına karşı çıkarak, "Baykal vekillerinin iradesini ipotek altına aldı" açıklamasını yaptı.

27 Nisan 2007
TBMM’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk gününde CHP’li Anadol 367 yeter sayısı için yoklama istedi, Arınç yeter sayıyı gördüğü için yoklama yapmadı.

27 Nisan 2007
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç 367 yorumları için, "Umarım karşımıza gelmez ve Meclis çözer" dedi.

27 Nisan 2007
DYP ve ANAP Meclis’i boykot ederken, Ağar, "Genel Kurul’a girmiyoruz" dedi.

27 Nisan 2007
Abdullah Gül, 361 milletvekilinin katıldığı ilk turda 357 oy aldı.

27 Nisan 2007
CHP seçimleri Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

27 Nisan 2007
TSK saat 23.17’de e-muhtıra olarak anılacak bildirisini internet sitesinden yayınladı.

27 Nisan 2007
Erdoğan, Büyükanıt’ı gece yarısı aradı.

28 Nisan 2007
AK Parti kurmayları buluşarak bir cevap metni hazırladı ve "Bildiri, hükümete karşı tutum olarak algılanmıştır. Genelkurmay, Başbakanlık’a bağlıdır. Güven ve istikrar zedeleyenler, olumsuz sonuçların sorumluluğunu yükleneceklerdir" dendi.

28 Nisan 2007
Baykal, bildiriden hükümeti sorumlu tuttu.

28 Nisan 2007
Erdoğan, Kızılay kongresinde, "Milletimiz, afet bekleyen fırsatçılara fırsat tanımıyor" dedi. Ardından Büyükanıt’ı telefon ile aradı.

28 Nisan 2007
Cumhurbaşkanı Sezer’i arayan Başbakan Erdoğan’ın telefonuna kimse cevap vermedi.

28 Nisan 2007
Kenan Evren, "Asker görevini yerine getirdi" açıklamasını yaptı.

28 Nisan 2007
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, "Nush ile uslanmayana tekdir verilmiştir" dedi.

29 Nisan 2007
Baykal Anayasa Mahkemesi’ne, "367’ye gerek yok derseniz çatışma çıkar" uyarısında bulundu.

29 Nisan 2007
ADD, İstanbul Çağlayan’da Cumhuriyet Mitingi yaptı.

30 Nisan 2007
Başbakan Erdoğan ulusa seslenerek tek sermayelerinin sevgi olduğunu belirtti ve güven ortamının zedelenmemesini istedi.

1 Mayıs 2007
Anayasa Mahkemesi CHP’nin başvurusunu kabul edip, "367 şart" kararı aldı. Bu süreçte baskı gördüğünü ileri süren Anayasa Başkanı Tülay Tuğcu emekliye ayrıldı.

1 Mayıs 2007
Sezer, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevine 146 oy alan Ersan Ülker yerine 95 oy alan Abdurrahman Yalçınkaya’yı atadı.

1 Mayıs 2007
DİSK, 1 Mayıs kutlamalarını Taksim’de yapmak isteyince arbade çıktı ve 700 kişi gözaltına alındı.

3 Mayıs 2007
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, "Türk ordusu cumhurbaşkanlığı seçimlerine karışmamalı" dedi.

3 Mayıs 2007
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, "Asker, demokratik sürece saygılı olmalı" yorumunu yaptı.

4 Mayıs 2007
AK Parti’nin erken seçim önerisi TBMM’de kabul edildi ve 22 Temmuz’a seçim kararı alındı.

4 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanı Sezer Köşk’ten ayrılmayacağını açıkladı.

4 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclis’te bulunan DYP’li Ümmet Kandoğan partisinden ihraç edildi.

6 Mayıs 2007
Anayasa değişikliği ve erken seçim tarihinden rahatsız olan CHP, Anayasa değişikliğini içeren 7 maddeyi engellemek için 10 bin imza topladı.

6 Mayıs 2007
DYP ve ANAP, Demokrat Parti çatısı altında birleşti.

7 Mayıs 2007
Yenilenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeterli sayıya ulaşılamayınca Gül adaylıktan istifa etti.

11 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öneren anayasa değişikliği Meclis’ten geçti.

12 Mayıs 2007
Baykal, Sezer’den cumhurbaşkanını halkın seçmesini öneren değişikliği veto etmesini istedi.

13 Mayıs 2007
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu Baykal’a, "Meclis’e seçtirmiyor, halka güvenmiyorsun, nesin sen" çıkışını yaptı.

18 Mayıs 2007
"Solda Birlik" adında CHP ve DSP seçimlere birlikte katılacaklarını açıkladı.

22 Temmuz 2007
AK Parti seçimlerden yüzde 46,7 oy aldı. CHP yüzde 20,8’de kalırken MHP yüzde 14,3 oy aldı. 26 bağımsız vekil Meclis’e girdi.

26 Temmuz 2007
Ağar DYP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti ve "O gün salona girmeliydik" dedi.

27 Temmuz 2007
MHP lideri Devlet Bahçeli Köşk oylamasına katılacaklarını açıklayınca Abdullah Gül kendisine teşekkür etti.

29 Temmuz 2007
Baykal’a protestolar arttı. Çankaya Belediyesi CHP’yi çöp kamyonları ile korudu.

3 Ağustos 2007
Baykal, "Uzlaşma olmazsa çatışma çıkar" dedi.

17 Ağustos 2007
Sezer, yeni hükümeyi yeni cumhurbaşkanının seçeceğini söyledi.

20 Ağustos 2007
TBMM 11. Cumhurbaşkanı’nı seçmek için toplandı. Abdullah Gül 341 oy aldı ama seçilemedi.

29 Ağustos 2007
TBMM’deki 3. tur oylamanın ardından Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildi.

29 Ağustos 2007
Baykal, "Köşk seçimi meşrudur, sonuca saygı duyacağız" dedi.

12 MART ASKERİ MUHTIRASI NEDEN VERİLDİ?
12 Mart 1971’de Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyicioğlu, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanına bir muhtıra vererek, hükümetin istifasını ve yeni bir hükümet kurulmasını istedi. Başbakan Süleyman Demirel de bu muhtıra sonrası istifa etti.

Muhtıranın belirli bir nedeni olmamasına rağmen, askerler gerekçeyi ekonominin bozulması, paranın değerinin düşmesi, üniversitelerde başlayan öğrenci gösterileri, sendikaların grevleri sonucu üretimin düşmesi, Aleviler ile Sünniler arasında çatışmaların başlaması, İstanbul’da İsrail başkonsolosunun sol bir örgüt tarafından kaçırılarak öldürülmesi olduğunu belirttiler. Genelkurmay başkanı, bu muhtırayı kendisinin ağlayarak yazdığını öne sürerek, demokrasinin gelmesi için bu muhtırayı verdiklerini iddia etti.

Muhtırayı ilk alkışlayanlardan biri TİP lideri Behice Boran oldu. Adalet Partisi iktidarının sivil faşizme geçtiğini savunarak hükümetin anayasaya aykırı faaliyetlerin içine girdiğini iddia etti. DİSK muhtıraya destek verdiğini, solcu liderlerden Mucip Ataklı, askerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek “hukuki bir ihtilal” yaptığını açıkladı. Sol Kemalist dernekler ortak bir bildiri yayınlayarak muhtıraya destek verdiklerini ilan ettiler.

Muhsin Batur, anılarında muhtıranın sağ hükümete karşı yapıldığını fakat olayları tırmandıranların muhtıraya destek veren radikal sol örgütlerin de etkili olduğunu söyleyecektir. 1970’in başlarında ODTÜ’de solcu gençlerin başlattığı olaylar, polisle öğrencilerin çatışmaları muhtıranın gerekçelerinden birini oluşturacaktı. ODTÜ öğretim görevlilerinden Bahri Savcı, Cumhuriyet gazetesine yazdığı bir yazıda öğrencilerin daha fazla eylem yapmasını isteyecek, ülkenin geleceği için solcu gençlerin sokağa dökülmeleri çağrısı yapacaktı. Banka soygunları, adam kaçırmalarda bir artış olmuştu. Ankara Emniyet  Müdürü Rüştü Ünsal’ın demeçlerine göre Ankara’nın Emek semtinde gerçekleştirilen banka soygununu, Deniz Gezmiş ve arkadaşları gerçekleştirmiş, Balgat’taki Amerikan askeri solcu gençler tarafından kaçırılmıştı.

Muhtıradan sekiz gün önce dört Amerikalı asker THKO adlı solcu örgüt tarafından kaçırılmıştı. Memduh Tağmaç, bu olayın arkasında radikal örgütlerin olduğunu söyleyerek polise bulunmaları için çağrı yapmıştı. Ankara Emniyet Müdürü istihbarat bilgilerine göre kaçıranların Deniz Gezmiş ve ekibi olduğunu söyleyerek örgütün karargahı konumunda kurtarılmış bölge olarak görülen Erdal İnönü’nün rektör olduğu ODTÜ’ye polis baskın düzenledi. Solcu öğrenciler polisle çatışmaya girdi ve bir gün süren çatışmada 3 kişi ölürken 26 kişi yaralandı. Ama 12 Mart’ın en önemli sebebi ülkede Baasçı bir siyaset gütmek için medya ve TSK içinde yapılanan ve daha sonra darbe yapacakları tarihten dolayı ‘9 Mart Cuntası’ olarak adlandırılacak olan cunta yapılanmasıdır.

9 MART DARBE GİRİŞİMİ
27 Mayıs’ın önemli generallerinden  Cemal Madanoğlu, 1967’den 1971’e kadar sol bir darbe hazırlığı içerisindedir. Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhan Selçuk gibi gazete ve yazarlarla yakın ilişkide olan “Madanoğlu Cuntası”  27 mayıs’ın amacından saptığını düşünerek demokrasinin Türkiye gerçekleriyle uyuşmadığı savı ile hareket edip “Milli Demokratik Devrim” arayışına girerler. Türkiye’yi asker-sivil işbirliğinin yönetmesi gereken grup gazetecilerin ve ordudaki solcu Kemalist subayların desteği ile yeni bir darbe yapacaktır.

Darbenin tarihi 9  Mart 1971 düşünülmüş ve darbenin nasıl gerçekleştirileceği bütün ayrıntılarıyla hazırlanmıştı. Yeni bir anayasa kurulacak MDD ilkeleri yürürlüğe girecekti. Devlet başkanlığına önce Faruk Gürler getirilecek daha sonra yerini Milli Demokratik Devrimcilerin lideri Mihri Belli’ye devredecekti. Başbakanlığa ise Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur getirilecekti. Bütün kuvvet komutanları değiştirilecek bu komutanlar aynı zamanda yeni oluşturulacak Devrim Partisi hükümetinde bakanlık görevlerini üstleneceklerdi.

Darbe girişimi Mahir Kaynak’ın cuntacıların içine sızarak MİT’in Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’a haber vermesiyle önlenir. Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, darbe girişiminden desteklerini çekerler. Memduh Tağmaç, 8 Mart’’ta 200 subayın katıldığı olağanüstü bir toplantı düzenler. Darbe de ismi geçen subaylardan bir kısmı açığa alınır bir kısmı da emekli edilir.

9 MART CUNTASININ DARBESİ 9 MART’TA ÖNLENDİ
9 Mart’ta Genel kurmay başkanı Memduh Tağmaç, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a çıkarak “Genç subaylar rahatsız” der. İlk defa bu tabir siyasi tarihe girmiş olur. Fakat üst subaylar genç subaylardan erken davranarak muhtırayı ilan edecekleridir. Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eycioğlu, genç subaylardan önce hareket ederek muhtırayı yaptıklarını aksi halde 27 Mayıs benzeri bir darbenin olabileceğini söyler.

12 Mart Muhtırası, genelkurmay sekreterliği tarafından üç subaya verildi ve TRT’ye götürülmesi emri verildi. 13 haberlerinde TRT haber spikeri muhtırayı okudu. Aynı saatler içerisinde Meclis başkanına tevdi edilen muhtıra Meclis Başkan vekili Fikret Turhangil tarafından meclis genel kurulunda okundu. Muhtıraya ilk tepki senato başkanı Tekin Arıburnu’ndan geldi. Adalet Partisi milletvekilleri, muhtırayı sessiz bir şekilde karşılarken, CHP’liler muhtırayı alkışladılar. Bakanlar kurulu Hasan Dinçer başkanlığında toplandı. Toplantı, 4 saatten fazla sürdü ve muhtıraya nasıl tepki verileceği ve olası gelişmeler görüşüldü. Süleyman Demirel, bir askeri darbeye yol açmamak için hükümetin istifa edilmesinden yanaydı, bazı bakanlar ise istifanın çözüm olmadığını Cumhurbaşkanının desteğini alarak karşı bir muhtıranın yayınlanmasını istiyorlardı. Demirel, Cumhurbaşkanının da bu muhtırada askerden yana olacağını söyleyerek karşı bir muhtıraya sıcak bakmadığını söylüyordu.Demirel’in isteği oldu ve hükümet sadece Demirel’in imzasını taşıyarak istifa etti.

12 MART’I DEV GENÇ DE DESTEKLEMİŞTİ

DEV-GENÇ, Deniz Gezmiş ve arkadaşları muhtıra ve hükümetin istifasını memnuniyetle karşılamışlar sivil diktatörlüğün sona erdiğini ilan etmişlerdi. Muammer Aksoy, Nadir Nadi, Mümtaz Soysal, Ferruh Bozbeyli gibi isimler de muhtırayı desteklerken Ülkü Ocakları ve muhafazakar Mücadele Birliği de muhtırayı destekledikleri yönünde beyanatlarda bulunmuşlardı.

Hükümetin istifası Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından memnuniyetle karşılanır ve partiler üstü bir hükümetin kurulması için Nihat Erim’e görev verilir.

12 Mart muhtırasını gerçekleştirenlerin 1961 darbesini yapanlar gibi düşündükleri sanılıyordu. Fakat askeri yönetim ilk olarak kendisini destekleyen solcuların başlarını ezdi. Türkiye işçi Partisi, DEV-GENÇ kapatıldı ve liderleri tutuklandı. Yunanistan’daki Albaylar Cuntası tecrübesini görmüş bu muhtıracı subaylar, yönetimi devralmak yerine iplerin kendi kontrollerinde olduğu hem AP’li hem de CHP’li milletvekillerinden oluşan bir hükümet kurdurdular. Sola karşı MHP gençliğini öne çıkararak 9 yıl sonra yapacakları darbenin ortamını hazırladılar.

12 Mart muhtırası, bir bakıma 1961 anayasası ile oluşturulan siyaseti yeniden tanzim edilme projesinin adıdır. Devletçi seçkinler düşündükleri ve tasavvur ettikleri rejimin devam etmediğini görünce müdahale etme gereğini duyarak hatalarını, eksiklerini gidermeye çalışmışlar, vesayetçi anlayışı güçlendirmeye çalışmışlardır.

Kaynak:
diyekonustu.com
tr.wikipedia.org
hukukcukafasi.com
dunyabulteni.net

Muhtıra nedir? Türkiye'deki muhtıralar, tarihleri, detayları ve nedenleri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi takip edin.