Havza'da mevlid ve miting

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


ZÜBEYRZADE MEHMED EFENDİ’NİN ANILARINDA O GÜN

28-29 Mayıs 1919 gecesi teşkilatlanan cemiyetten ertesi gün Mustafa Kemal Paşa haberdar edildi. Memnuniyetini belirten Paşa bunun uzak yakın her yere tamimini ve bu hususta belediyelerin aracı yapılmasını tavsiye etmişti. 29/30 Mayıs gecesi birkaç arkadaş sabaha kadar birçok yerde Havza’daki oluşumu tamim eden birer mektup yazmışlardı. Paşa Hazretleri Kaymakam Arif Bey ile Garp cephesine ait  bir harita üzerinde incelemeler yaparlarken mektupları görmüş, yazanlarını takdir etmişti. Belediye başkanlıklarına hitap eden zarflar taahhütlü olarak mahallerine gönderildi. Paşa’nın Havza’da olduğunu bilen Anadolu, bu teşkilatı Paşa’dan çıkma tanıyarak oralarda da aynı teşkilatı vücuda getirecekleri ümit ediliyordu. Şurasını kaydetmeyi lüzumlu görüyoruz ki uzaktan yakından birçok yerler mektubumuza olumlu cevap verirlerken bazı mahaller ne kadar yazık ki belki de altında hafife alma saklı bir sessizlikle karşılık vermişlerdi. Gelen cevaplardan duygulanan Mustafa Kemal Paşa halkın inkılâp ve istiklal yolunda ilk adımını attığı kanaatine varmıştı. 

Bu sırada yine paşadan çıkan bir fikirle tüm köylerin halklarının katılımıyla dini bir merasim yapılması ve bu vesile ile de halka silahlanmak lüzumunun hissettirilmesi tensib edilerek köylere haberler gönderildi. Aslında İzmir faciası meydanda iken bunun kurbanlarının ervahına ithaf edilecek bir mevlit merasimine çok ihtiyaç vardı. Belki de bu toplantı da içerdeki mikropların nazarı dikkatlerini çekmeyebilirdi. 

Köylüler çağrılırken her türlü ihtimale karşı ihtiyati bir tedbir olmak üzere her köyün yeteri miktarda bekçi bırakması, kalanının Havza’ya gelmesi tenbih olunmuştu. 

Havza’da müstesna ve çok dikkat çekici ve müstesna bir kalabalık dalgalanıyor, havanın biraz muhalif olmasına rağmen her taraftan akın akın gelen cami-i şerifin içi dışı alamıyor, namazda, mevlitte bulunmama endişesini gösteren halk caddeleri ve mahalle aralarını dolduruyordu. 

Maiyeti, erkânıyla Mustafa Kemal Paşa, Cuma namazına geldiler. Cuma namazı hiç görülmemiş bir cemaatle kılındı. Dini bir huşu ve hudu ile cenab-ı haktan yardım istendi. Bundan sonra menkıbe-i cenab-ı risaletpenah okunarak son bir veda olmak üzere halka şeker yerine İzmir üzümü dağıtıldı. 

Mevlitten sonra bir hocanın dini konuşmada ve bu vesileyle halka silahlanmak lüzum ve mecburiyetinin açıklanması programımız gereğinden iken şüpheli bir sebeple hoca o gün Cuma namazı kılmamıştı. Toplantıdaki asıl amacın değiştiğini gören paşa durumdan etkilenmiş olacak ki, bunu paşanın yüzünde okuyanlardan biri: “Hani ya vaaz?” diye keskin ve askerce bir hitapta bulundu. Vaaz edecek hocanın belki rahatsızlığı yüzünden bozulan programın düzeltilmesi temin edilmekle birlikte belediye önünde toplanmaları da halka ilan edildi. Herkesin beklediği bir vaazın yapılmasına imkân vermeyen sebep acaba söylendiği gibi bir korkunun bir vehmin ürünü müydü yoksa bir topal şeytan bacağı mı karışmıştı? Herhalde bu o programı uygulayacağını temin ve maalesef her şeyin ve her işin başında bulunmayı seven ve o gün telgrafhaneye gizlenen bir şahsın solmuş benzinden okumak gerekirdi. Bu önemli noktayı da tarihin birkaç arkadaşa açtığı bir sır olarak kaydedip geçeceğiz. 

Camiden çıkan halk tamamen belediye önüne yığılmış, Paşa’nın erkânı ve maiyetinden bazı kişiler de bu kalabalığa karışmıştı. Arkadaşlar hitabe görevini bana verdiler. Şimdiye kadar böyle bir şey yapmamış olmakla birlikte uhdeme aldığımı bu işi tam bir şekilde ifa ettiğimi biliyordum. Sonuçta şundan, bundan topladığım kırık dökük cümlelere göre hitaben her Müslümanın her ne mukabilinde olursa olsun silahlanmaya mecbur olduğunu ve memleketin tehlikeli günler geçirdiğini, buna karşılık vermek, düşmanın çizmeleri altında ölmemek lazım geldiğini, İzmir’den sonra Samsun ve Havza’nın da bu felakete uğramasının muhtemel olduğunu bildiren heyecanlı sözlerden ibaretti. Hitabenin ardından hazır bulunanlara din, namus ve nikâhları üzerine de bir yemin ettirildi. Bütün bunlar içerdeki mikroplardan saklanmaksızın, endişe edilmeksizin yapılmıştı. Bundan sonraydı ki büyük fedakârlıklar mukabilinde silahlar tedarik edilmiş ve köyleri haraca bağlayan Pontus fedaileri! İhtiyatlı ve basiretli hareket etmek zorunluluğunu hissetmişlerdi. “

Mevlid Okutulan Havza’daki Tarihî Cami

Zübeyrzade Mehmet Fuad

HAVZA BELEDİYE REİSİ İBRAHİM EFENDİ’NİN ANILARINDA O GÜN

Havza Belediye Reisi İbrahim Efendi o günkü durumu şu şekilde özetler. 

Günün nezaketi ve cemiyetin henüz kuvvet peyda ederek dâhildeki Rum Pontusçularına karşı koyacak bir vaziyette olmadığımız için kapalı olarak taahhütlü mektuplarla icap eden yerlere yazıldı ve ferdası günü telgrafın yazılıp yazılmadığını sordular, postahanenin ilmühaberlerini ibraz ettiğim zaman Mustafa Kemal Paşa çok hiddetlendi ve müteessir oldu. “Çocuğum senin düşüncelerini biliyorum. Haklısın ama zamanın buna müsaadesi yoktur. Biz bugün ölümle mücadele ediyoruz, çukurun kenarına gelmişiz eğer bu davayı kaybedersek hiçbirimizi sağ bırakmazlar, hepimiz ölüme mahkûmuz, o vakit dünyada ne sen var ne de ben varım fakat davayı kazanırsak her vakit zararın telafisi mümkündür. Bir hata olmuş şimdi Amasya vilayet belediyesine telgraf yazınız o da mülhakatına tebligatta bulunsun ve teşkilatını yapsın” buyurdular. Emirlerini derhal ifa ettim. 

Vilayet belediyesi de teşkilatını yapmış ve kazalarında da aynı teşkilatın kurulmuş olduğunu telgrafla bildirdi. Paşa bundan çok memnun kaldı. 

30 Mayıs Cuma günü kasabaya gelmelerini ve köylerin muhafazası için bekçilerin köyle kalmalarını belediyeden köy muhtarlarına yazdım. Köylüler daha sabahtan kasabaya akın etmeye ve üç camiye toplanmaya başladılar. Paşa hazretleri, maiyet erkânıyla büyük camiye geldiler ve Cuma namazını müteakip mevlid-i şerif okunarak vatan için kanını akıtan şehitlerin ruhuna ithaç ve cenab-ı haktan istimdat edildi ve camiden çıkmayı müteakip kasabanın muhtelif camilerinden grup grup halk miting yerine gelmeye başladı. Tayin olunan hatip pontusçulardan çekinerek kaybolmuştu. Nihayet belediye önünde Zübeyroğlu Fuad tarafımdan kısa fakat manalı ve şumûllu olarak halkın silahlanması ve sükûneti muhafaza ederek dağılmalarını söyledik ve toplantıya nihayet verdik. 

Neticeden arz-ı malumat için paşanın yanına gittiğim zaman çok hiddetliydi ve ayakta mütemadi geziyordu. “Bugünkü mitingden hiç de memnun olmadım evvela camide halka icap eden şeyler anlatılmadı, intihap ettiğiniz hatip tagayyup etti. Siz de üstü kapalı ifadelerde bulundunuz, zamanın nezaketi ve Türk milletinin uğradığı felaketi ya takdir ediyor ve yahut etmeyerek işe ehemmiyet vermiyorsunuz. Memleket çok acı ve ağır günler geçiriyor. Eğer biz böyle yavaş hareket ederek halkı yürütmek istersek bizim için necat felah yoktur. Her şey açık olarak söylenmeli ve halkı alelacele tenvir ederek eli silah tutabilecek vatandaşları silahlanmaya teşvik ve tergip etmeli her Türk üstüne düşen vatani vazifesini tereddütsüz yaparsa emin olunuz kurtuluruz. Bu mitingi tekrarlayınız” dedi.

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN TELGRAFLARI

TELGRAF 1

15. Kolordu Kumandanlığına

Havza, 30 Mayıs 1919

1.Vali Münir Bey’den 29 Mayıs tarihli aldığım şifrede sıhhat derecesi henüz doğrulanmamış kaydıyla Ermenilerin Kars ve Sarıkamış’ta on bin asker yığdıkları ve Antiranik’in de 30 bin kadar kuvvetle Van tarafına inmekte olduğu bildiriliyor. Bilgilendirildiğiniz açık olan bu haberin kaynağı ve doğruluk derecesi hakkındaki araştırma ve görüşlerinizin bildirilmesini rica ederim.

2.Evvelce de arz ettiğim gibi siyasi vaziyetimizi ben çok karanlık görüyorum. İtilaf hükûmetleri, atalarımızdan kalan meşru hakkımız olan toprakları çiğnemeyi Hristiyanlık adına bir hizmet sayıyorlar. Bu cümleden olarak Ermenilere vilayetlerimizi peşkeş çekmeleri de (…) ihtimal bulunuyor. Böyle bir vaziyette İngiliz birliklerinin İzmir’de Yunanlarla Rumlara yaptıkları gibi bu cephede de Ermeniler e öncülük edeceği çok muhtemeldir. Böyle bir hareketle zorla yerleşmiş olan mahalli ahali ile muhacirleri bir kere daha yerlerinden oynatmak ve bu şekilde azınlığın çoğunluğa hakim olma teorisini uygulamak kendilerince uygun görülebilir. Bergama buna bir misaldir.

Kanaatimizce böyle bir hâli biz düşmanlık olarak görmeye ve saymaya, meşru topraklarımızı ve millî bağımsızlığımızı kurtarmak için mecburuz. 

9.Ordu Kıtaatı Müfettişi

Mustafa Kemal

TELGRAF 2: 

Harbiye Nezareti Mustafa Kemal Paşa’ya 30 Mayıs 1919 tarihinde bir telgraf gönderdi. Bu yazıda İngiltere Fevkalade Komiserliği’nin Harbiye Nezareti’ne bir nota verdiği belirtilerek olup bitenler hakkında Mustafa Kemal Paşa’dan açıklama yapması isteniyordu. Yurdun hemen hemen her yanında düzenlenen mitinglerle ilgili olarak İstanbul’a gönderdiği raporda Mustafa Kemal Paşa şunları söylüyordu: 

“Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa Hazretlerine

Havza, 30 Mayıs 1919

İstanbul’a çekilen telgrafların tamamen sine-i milletten feveran eden teessüratın birer ma’kesi olduğunu arz eylerim. Bütün gördüğüm bu tezahüratın İtilaf devletlerinin Türk izzet-i nefsi millisine, hakkı meşru ve mevrûsuna karşı zalimane olan tecavüzlerinden dolayı kanayan Türk ve Müslümandan başka bir şey değildir.

Bu heyecan, memleketin en ücra köşesine kadar şamildir, umumidir. Memurin-i hükûmet ile askerin şimdilik tamamen bitaraf kaldığı bu tezahürat ve teessüratın kemal-i itidal ve metanetle hareket eylediği de ayrıca şayan-ı kayıt olduğunu arz eylerim. 

9.Ordu Kıtaatı Müfettişi
Mustafa Kemal

KAYNAKÇA:
Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1993.
Gotthard Jaeschke, "Havza ‘da Mustafa Kemal Paşa ”, Belleten, C. XLVI, Sayı: 1 82 , TTK.
İbrahim Cebecioğlu“Atatürk Havza’da Neler Yaptı”19 Mayıs Halkevi Dergisi, Cilt 7, Sayı 66.
Zübeyrzade Mehmet Fuat, Yurdumuz Havza, (Haz. Ali Tuzcu), Ankara, 1998.
Baki Sarısakal, Belge ve Tanıklarla Samsun’dan Ankara’ya, Cilt,1, Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Samsun, 2008.

Havza'da mevlid ve miting

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi takip edin.