
AKP Erzincan İl Başkan Yardımcısı ve Eski İliç Belediye Başkanı Mustafa Gürbüz, 9 işçinin hayatını kaybetmesine ve çevreye zehir saçılmasına neden olan şirketin geri döneceğini bir “müjde” gibi duyurdu. Erzincan İliç’te 13 Şubat 2024’te Anagold Altın Madeninde siyanürlü pasa dağı kaydı. Yaşanan katliamda 9 işçi hayatını kaybetti, siyanür başta olmak üzere pek çok kimyasal Fırat Nehri’ne ve çevreye karıştı. Ardından açılan davada, Anagold’un ortaklarından ne ABD-Kanada ortaklı SSR Mining sahipleri ne de madenin yüzde 20 ortağı Çalık Holding yargılandı. Davada 3’ü tutuklu 43 kişi yargılanıyor.
Şirketin de iktidarın da tek derdi maden
Katliamın ardından madende faaliyet durdurulsa da hem iktidar medyası hem de patronlar, madenin yeniden faaliyete başlaması için adım adım ortam hazırlıyor. İktidara yakınlığı ile bilinen Dünya gazetesi, 18 Temmuz 2025 tarihli gazetesinin birinci sayfasında “İliç’te tüm tedbirler alınsın, maden üretime geçsin” demişti. Ardından diğer iktidar medyalarında da bu amaca hizmet eden haberler sırasıyla yer aldı.

İktidar temsilcileri ise her açıklamasında, “İliç halkı madeni istiyor” diyerek, önlemlerin alınarak madenin açılacağını duyurdu. Son olarak AKP Erzincan İl Başkan Yardımcısı ve Eski İliç Belediye Başkanı Mustafa Gürbüz, “Felakette 9 canımızı yitirdik, biri de benim yeğenimdi. İlçe büyük bir kaos yaşadı. 2008’de üretime başlayan maden, bölgeyi bir altın şehri haline getirmişti. Kadınından gencine herkes orada çalışıyordu. Ancak madenin kapanmasıyla ilçede umutlar azaldı, aile içi huzursuzluklar başladı” diye konuştu. Üstelik çevreye verdiği zararların da “provokasyon” olduğunu savundu; “Ben yıllarca burada yaşadım, 20 yıl ilçe başkanlığı, 5 yıl belediye başkanlığı yaptım. Bu madenin çevreye zarar verdiği iddiaları tamamen asılsız” dedi.
Evrensel‘den Özlem Songül Abayoğlu’nun haberine göre: Şirket katliamın ardından geçen 1 yıl içinde yaptığı açıklamalarda faaliyete yeniden başlamak istediğini belirtti. Bu açıklamalarda “İi bir iş birliği içinde oldukları Türkiye hükümetiyle görüşmeleri sürdürdüklerini” ifade etti.
Komisyon da ikinci bilirkişi heyeti de Kurum’u akladı
Katliamın ardından TBMM’de bir araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon raporu iktidar vekilleri tarafından aylarca hazırlanmadı. Hazırlanan raporda ise Dönemin Bakanı Murat Kurum’un herhangi bir sorumluluğunun olmadığı ifade edildi. Muhalefet bu ifadeye şerh koydu. CHP, DEM, İyi Parti ve Yeni Yol vekilleri, “Madende ikinci kapasite artış olurunu imzalayan Bakan Kurum, bilirkişi raporunda asli kusurlu olmasına rağmen siyasi koruma altına alınarak komisyonda kasıtlı olarak dinlenmedi” diyerek rapora şerh düştü. Ancak Bakan Kurum davada yargılanmadı.
Davanın ilk aşamalarında Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlatılan 23 Mayıs 2024 tarihli bilirkişi raporunda Dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’un asli kusurlu olduğuna işaret edildi. Ancak bu tespitin ardından bilirkişi heyeti değiştirildi. Yeni heyetin hazırladığı ikinci raporda ise Kurum’un sorumluluğuna işaret eden tespitler buharlaştı.
Sermayeye dikensiz gül bahçesi yaratıldı
İliç Katliamı’nın yaşandığı gün Meclis de bir yasa teklifi için toplanmıştı. “İşgal yasası” olarak adlandırılan madenlere süper izin torba kanununun ilk görüşmesi, İliç Maden Katliamı’nın yaşanması nedeniyle ertelendi.

Ancak birkaç ay sonra apar topar Meclis Genel Kurulunda görüşülmeye başlandı ve 19 Temmuz 2025’te kabul edildi. Bu torba kanun, madenlerde çevresel etki değerlendirme (ÇED) gerekli değildir ibaresini kaldırdı ve zaten arkasından dolanılan ÇED sürecini esnetti. Şirketler için ruhsat bedeline indirim getirildi. Üstelik Anayasa ile korunan zeytinlikler başta olmak üzere, ormanları, mera alanlarını ve bütün Anadolu coğrafyasını maden şirketlerinin talanına açtı.
Ardından Meclis tatile girdi ancak açılır açılmaz AKP’li vekillerden yeni bir torba yasa önerisi daha geldi.
Milli Parklar Kanunu, Çevre Kanunu, Kara Avcılığı Kanunu gibi kanunlarda değişiklik öngören 30 maddelik torba kanun, koruma alanlarını turizme açarak, ekosistem bütünlüğü adı altında ticarileşmeyi öngörüyor. 10 Ekim tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlar ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi başlıklı Kanun, sit alanları ve korunan alanları yağmaya açmaya hazırlanıyor.
Tüm bunların ardından iktidarın orman yönetmeliğinde değişiklik yapmak için hazırladığı taslak ortaya çıktı. Orman Kanunu’nun 12. maddesinde yer alan ‘Ormanlarda maden faaliyetine izin verilemez” kısıtlamasını kaldırmak isteyen iktidar, ‘verilemez ama 2. (b), 3., 4. ve 5. grupta bulunan madenlere izinler genel müdürlükçe değerlendirilir’ diye değiştirmek istedi. Bu da muhafaza ormanlarında bile maden çıkarmanın önünü açmak istiyor.

Son olarak da madenlerin tüm yetki süreçleri Cumhurbaşkanına bağlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maden İzinleri Kurulunun çalışma usul ve esaslarını belirleyen yeni yönetmeliği yürürlüğe koydu. Bu yönetmelikle Maden İzinleri Kurulu, Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlığında; çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanı, enerji ve tabii kaynaklar bakanı, hazine ve maliye bakanı, sanayi ve teknoloji bakanı ile izin kararına yetkili bakanlardan oluşuyor. Kurul, sahada maden faaliyeti yapılmasının ‘kamu yararına’ uygun olup olmadığı, sahanın rezerv durumu, orman alanı, su havzaları veya tarım alanları üzerindeki etkileri konuları dikkate alınarak nihai karar verecek.
Yabancı tekelin zehri Türkiye’nin her yerinde
İliç’de katliamın yaşandığı Anagold Altın Madenindeki pasa yığınının olduğu alanda, Enerji Bakanlığı verilerine göre 8, şirket verilerine göre ise 1.35 ton altın bulunuyor. Aradaki 6.65 ton farkın nerede olduğuna ilişkin bir bilgi yok. Aynı zamanda şirketin Türkiye’deki tek madeni İliç’te de değil. İliç’teki çalışma durduktan sonra SSR Mining ve Çalık’ın sahibi olduğu Lidya Madencilik şirketleri gözlerini Artvin’e dikti. Topraklarının yüzde 71’i maden arama ruhsat alanı ilan edilmiş olan Artvin’deki Hod Vadisi’nde, Artmin Madencilik ismiyle 495 futbol sahası büyüklüğüne denk gelen alanda altın, gümüş, bakır kompleks madeni işletmeyi planlıyorlar. Çalık Holding ve SSR Mining ortaklığı bu kadarla da sınırlı değil. Faciaya rağmen Türkiye’nin dört bir yanında maden faaliyetlerine devam eden Çalık Holdinge bağlı Lidya Madencilik, Anagold dışında 4 madende daha faaliyet gösteriyor. Bu madenler; Balıkesir’deki Polimetal Madeni, Çöpler’in hemen yakınlarındaki Tunçpınar Altın-Bakır Madeni, Gümüşhane ve Giresun arasındaki Bakırtepe Madeni ve Artvin’deki Artmin Altın Madeni. Lidya Maden Şirketi, bu 5 maden projesinin 4’ünde (Polimetal hariç) SSR Mining ile ortak.
diyekonustu.com
Diğer Çevre Haberleri için tıklayın…

