Güneş Sistemi’nden geçtiği doğrulanan üçüncü yıldızlararası nesne olan 3I/ATLAS kuyruklu yıldızı, bugün Dünya’ya en yakın konumuna ulaştı. Gök cismi, bu yakınlaşma sırasında gezegenimize yaklaşık 270 milyon kilometre mesafeden geçiyor. Uzmanlar, bu uzaklığın herhangi bir çarpışma riski oluşturmadığını vurguladı.
Yakından izleniyor
Temmuz 2025’te Şili’de bulunan ATLAS teleskobu tarafından keşfedilen kuyruklu yıldız, o tarihten bu yana NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından yakından izleniyor. Saatte yaklaşık 210 bin kilometre hızla ilerleyen 3I/ATLAS, daha önce Güneş’e en yakın noktasına ulaşmış ve gözlem çalışmalarını yoğunlaştırmıştı.

Daha fazla oku
Bilim insanları, cismin izlediği hiperbolik yörüngenin, onun Güneş Sistemi dışından geldiğini kesin olarak ortaya koyduğunu belirtiyor.
Yapılan hesaplamalara göre 3I/ATLAS’ın çekirdeğinin çapı 440 metre ile 5,6 kilometre arasında değişiyor ve kökeninin Samanyolu’nun kalın disk bölgesi olduğu düşünülüyor.
İlk gözlemlerde yalnızca güçlü teleskoplarla seçilebilen kuyruklu yıldızın, daha sonra yapılan incelemelerde belirgin bir koma ve geniş bir kuyruk oluşturduğu tespit edildi. Yapısında kaya, buz ve toz barındıran 3I/ATLAS, Mars’a yakın geçişi sırasında da uzay sondaları tarafından gözlemlendi.
Nadir ve önemli bir fırsat
Uzmanlar, 3I/ATLAS’ın geçişinin gökbilim açısından nadir ve önemli bir fırsat sunduğunu belirterek, yıldızlararası uzaydan gelen cisimlerin yapısı ve kökeni hakkında yeni bilgiler sağlayabileceğine dikkat çekiyor.
Kimyasal yapısına dair dikkat çeken bulgular
Yapılan spektroskopik incelemeler, 3I/ATLAS’ın içeriğinde yüksek miktarda karbondioksit (CO₂) ve metanol bulunduğunu ortaya koydu. Gökbilimciler, özellikle günberi geçişi sırasında açığa çıkan gaz emisyonlarında, organik kimyasal süreçler açısından kritik öneme sahip bazı bileşiklerin izlerine rastlandığını belirtiyor.
Araştırmacı Toni Santana-Ros tarafından yürütülen çalışmalar, kuyruklu yıldızın toz yapısı ve yüzey etkileşimleri nedeniyle temmuz ayı boyunca daha kırmızımsı bir görünüme büründüğünü gösterdi. Ağustos 2025’e kadar süren gözlemler ise cismin parlaklığında dönemsel artışlar yaşandığına işaret ediyor.

Bilim insanlarına göre çekirdek, Güneş’ten aldığı ısıyla süblimleşen buzlar barındırıyor ve bu süreç, gaz ile tozdan oluşan belirgin bir koma meydana getiriyor. Kuyruklu yıldızın plazma kuyruğu, Güneş rüzgârının taşıdığı iyonlar sonucu oluşurken; toz parçacıkları ise uzay araçlarının görüntülerinde seçilebilen ikincil bir kuyruk meydana getiriyor. Açığa çıkan metanolün, cismin son derece soğuk yıldızlararası ortamlardan geldiğine dair güçlü bir kanıt sunduğu ifade ediliyor.
Uzmanlar, tüm bu özelliklerin 3I/ATLAS’ı yalnızca bir gök cismi değil, aynı zamanda evrenin erken dönemlerine ışık tutabilecek kozmik bir zaman kapsülü haline getirdiğini vurguluyor.
diyekonustu.com
Daha fazla Uzay Haberleri için TIKLAYIN!


