İzotop analizleri, hayvanın yaşamına Galler’de başladığını gösteriyor; bu da taşların ülkeler arası taşınmasında sığırların kullanıldığı teorisine destek sağlıyor.
Neolitik dönemin en eski yapısı olan Stonehenge’in girişine kasıtlı olarak yerleştirilen bir çene kemiğindeki üçüncü azı dişi, taşların Galler’den Salisbury Ovası’na yaklaşık 200 kilometre taşınması süreciyle ilgili yeni ve heyecan verici ipuçları sunabilir.
Dişin analizi, hayvanın yaşamına Galler’de başladığını ortaya koydu ve bu da taşların taşınmasında sığırların yük hayvanı olarak kullanıldığı teorisine ağırlık kazandırıyor. Çene kemiği bir asır önce bulunmuş olsa da, tarihçiler bunun neden oraya konulduğu ve hayvanın nereden geldiği konusunda uzun süredir merak içindeydi.
Britanya Jeolojik Araştırma Kurumu (BGS), Cardiff Üniversitesi ve University College London’dan araştırmacılar, kurşun izotopları sayesinde dişin erken dönemlerinde farklı bir jeolojik kaynaktan kurşun aldığını belirledi. Bu, gebelik sırasında ineklerin yavru oluşturmak için iskeletlerindeki kurşunu kullandığı düşüncesiyle açıklanıyor.


Bu kurşun, ineğin Palaeozoik kayaçları olan bölgelerden geldiğini gösteriyor; örneğin Galler’deki bluestone taşları. Bu da ineğin yaşamının erken döneminde Galler’de otlamış olabileceğini işaret ediyor.
BGS onursal araştırma görevlisi Prof. Jane Evans, “Hayvan, yaşamının çok erken döneminde iskeletine kurşun kazandırmış ve bu kurşun 400 milyon yıldan daha eski Palaeozoik kayaçlardan gelmiş. Bu tür kayaçlar Britanya’da özellikle Galler, ayrıca Lake District ve İskoçya’da bulunur. Galler, bu kurşun bileşimi için en yakın bölge. Bu da hayvanın Wiltshire’da bulunmasına rağmen hayatına Galler’de başlamış olabileceğini gösteriyor” dedi.
Evans, çene kemiğinin Stonehenge’in en erken halka yapısının çok özel bir yerine konulduğunu ve bunun bir ritüel niteliğinde olabileceğini belirtti. “Soru şu: Bu hayvan, taşları taşıyan insanlarla mı yoksa taşların getirilmesiyle ilgili en eski göçlerle mi beraber geldi?” diye ekledi.

Neolitik dönemde sığırların yük hayvanı olarak kullanıldığına dair doğrudan kanıtlar bulunmasa da, bazı araştırmalar sığırların ayak yapılarının taş taşımaya uygun olabileceğini öne sürüyor. “Bu hikâyeye oldukça iyi uyuyor” dedi Evans.
The Guardian‘da yer alan habere göre: Karbon izotopları, dişin sahibi dişi ineğin mevsimlere göre beslenme alışkanlıklarının değiştiğini gösterdi: kışın ormanlık alan, yazın açık mera. Stronsiyum izotopları, bu mevsimlik besin kaynaklarının farklı jeolojik bölgelerden geldiğini ortaya koydu; bu da ineğin mevsimsel olarak hareket etmiş olabileceğini veya kışlık yemlerin taşınmış olduğunu gösteriyor.
Çene kemiği Stonehenge’de gömülü bulundu, ancak hayvanın canlı olarak mı yoksa kalıntılarının mı taşındığı belirsiz. Yine de araştırmacılar, hayvanın Stonehenge’in inşasının en erken dönemlerinde topluluk için önem taşıyor olabileceğini belirtti.

UCL’den İngiliz geç tarih öncesi profesörü Michael Parker Pearson, bunun “Stonehenge ile Güneybatı Galler arasındaki bağı gösteren bir başka büyüleyici kanıt” olduğunu ve “sığırların taşların taşınmasına yardımcı olmuş olabileceği ihtimalini” ortaya koyduğunu söyledi.
Cardiff Üniversitesi arkeoloji profesörü Richard Madgwick ise, “Bu, hayvanın uzak kökenleri ve kat ettiği zorlu yol hakkında eşsiz ayrıntılar sunuyor. Büyük arkeolojik alanlarda genellikle geniş anlatılar öne çıkar, ancak tek bir hayvana dair bu detaylı biyografik yaklaşım Stonehenge hikâyesine tamamen yeni bir boyut kazandırıyor” dedi.
Arkeologlar, bazı taşların Preseli Tepeleri’nden Galler’e, diğerlerinin Wiltshire’den geldiğini uzun süredir biliyordu; yakın zamanda ise merkezi bir megalitin kuzeydoğu İskoçya’dan geldiği tespit edildi.
diyekonustu.com

